Cizre'de kadınların giydiği çarşaf, bir gelenek olarak nesilden nesile aktarılarak sürdürülüyor. Peki nedir bu çarşafın sırrı?
Cizre, asırlardır süregelen tarihi ve günümüze kadar kaybolmamış gelenek ve görenekleri ile tarihteki yerini korumuştur.
Hz. Nuh’tan bu yana tarih sayfalarında yerini almış olan Cizre, yaşam tarzıyla da yıllardır süregelen gelenekleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi de kadınların giydiği kara çarşaf. Çoğu yerde çarşaf dini boyutu ile ilişkilendirirse de Cizre’de ki kadınların giydiği kara çarşafın hikâyesi çok farklı.
Peki, hiç merak ettiniz mi Cizreli kadınlar neden çarşaf giyer?
Mem u Zin Destanı
Cizre’de 1450-1451 yıllarında Mem ile Zin arasında yaşanan aşk hikayesini, Ehmedé Xaní kaleme almıştır. Zin, Cizre beyi Mir Zeynuddinin kız kardeşi; Mem ise Divan katibinin oğlu Memodur.
"Mem-û Zin"de, Cizre beyi Mir Zeynuddin'in kız kardeşi Zin ile Divan katibinin oğlu olan Memo arasında yaşanan gerçek aşk öyküsü konu ediliyor.Erkek kıyafetinde gezmeye çıkan Zin'in Mem ile sokakta birbirlerini görmesiyle başlayan ve ardından hızla büyüyen aşk, zamanla kentte herkes tarafından bilinir hale gelir.Ancak, Zin'in abisi bey Mir Zeynuddin'in kapıcılığını yapan ve halk arasında "Beko" olarak çağrılan Bekir, ikiyüzlü ve fitne kişiliğiyle Mem ile Zin'in aşkına engel olmaya çalışır.Bekir, bey Mir Zeynuddin'in Mem ile iddialı satranç oyunu sırasında hile yaparak, Mem'in yenilmesini sağlar. Mem bunun üzerine beyin kız kardeşi Zin'e duyduğu aşkı itiraf eder. İtiraf üzerine Mem, bey tarafından zindana atılır. Bir süre sonra bey Zeynuddin, Mem ile Zin arasındaki aşkın ilahi aşka dönüştüğünü anlayınca Zin'e, Mem'i zindanda görmesi için izin verir. Zin'in zindandaki ziyareti sırasında Mem ölür. Mem'in ölümünün üzerine Zin'de kendini yüksek bir yerden Dicle sularına bırakır.Bu iki aşık için Cizre kadınları karalar giyip yas tutmuştur. O günden beridir yöre halkı kadınları kara çarşafları bir yaşam tarzına dönüştürerek o yas geleniğini sürdürülüyor.