Efendim idilde hikayelerin peşinde düştüğümüz bir aşıkardır. Bügüne kadar yazdığımız mekalelerle bunu beyan etmişiz. İdil Süryanileri arasında moda olmuş susanlardan değil susmayanlar arasına katılmak, geçmişi geleceğe dahil etmek, hakikat bağlamında doğruları söylemek bir borç olarak görürüz. Bu topraklarda binlece senelik bir geçmşimiz tarihimiz vardır. Cemal Süreya'nın deyimi ile eski kültürleri su gibi içemezsiniz. Torabdinde, İdil'de, tarihle kavgamız da devam edecek.
Süryani'siz bir İdil tarihi yazılsa bile takma peruk denilen saç gibidir. Tutmaz. Tutsada en ufak rüzgarda kafada sırıtır. Cizre şivesiyle vallahi sahteye derlerdi. Bizde ayni şeyi söylüyoruz. Tutmaz. Tarih denilen şey yaşanmış hayattan üretilenin, var olanın üstüne eklemektir. Hazır olanı tüketmek değildir. Neler neler uğruna kuruldu o çoğrafyada yaşananlar. Bir hiç uğruna boşaldı, oralar. Bir düşünün. Yok efendim Ezidinin Süryanin yemeği, kestği et haramdır. Diyenlerin azizliğine uğruyarak, boşaltıldı her taraf. Süryanisizleştirildi İdil ve etrafı. İlginç olan bizlere bunları yakıştıranların bazıları bugün Avrupa kapılarında Hiristiyan ülkelerinden çorba istiyorlar. Hane Hristiyanin kestiği et haramdı. Bilmiyorum belki geçmişten utanarak çorbaya fır çekmiyorlardır. Nahveti olmayanlar demiyor. Bize de düşen, Pastör Behnan Nezir Konutganların düşmanına dua et incildeki söylemleri kalıyor. Zülmün karşısında değişmiyeceğiz.
Başka bir nokta bu zihniyet sahipleri sırtlarındaki bu ağır yükleri yükleyen, bize karşı ateşleyen
Suudi Arabistan, Dubaiye Küvete gitmiyor. Muslüman dindaşları onlara madalya vermiyor. Kapılarını da açmıyor. Bizden sonra İdil'de Belediye başkanları seçilenler ilçenin geçmişini simgeleyecek, hatırlatacak, tarihi, kültürel, park oturma anlamında her hangi bir aktivite çalışmaları olmadığı gibi hiç bir sorumluluk üstelenmiyorlar. İlgilendiği en iyi alan arazi kıyımı, kendi aralarında pasta paylaşımı, tapusu süryanide olan yüzlerece yerleşim alanlarına kaçak imar, kaçak elektirik, kaçak su, bu civarda yetenekli şahpazdır geçilmezdir. Zıhnıyet gasp ürünüdür. Geç.. Süryaniyi bu gün İdil'e gelecek bir turist için çarşıda sıkıştığını kabul edin. Bu inanın ihtiyacı karşılamak için tam teşeküllü çalışan wc tuvalet yapamadılar. Bu bulvarda biraz daha kalayım, araştırdım. Türkiye'de, her hangi bir vilayeti düşünün ister Konya, ister Yozgat olsun. Tapu Kadasro Müdürlüğü, Nufüs dairelerinde üst kadem memurları devletin verdği maaşla evlerine ekmeğini zar zor götürüyorken, Torabdinin bütün bölgelerinde bu konumda olan memurların durumları Konya' da ki benziyor mu? eve ekmek götürmede sıkıntıları varmı? aksine İdil'de mal mülk sahibi oldular. Burdaki iksir nedir? bizimkilerin Matamatik dersleri okulda çok iyiydi. Çorumda ki memur ikmala mı takılıyordu? Bir sohbet anında en yetkili bir ağız İdil'de Lahdo bey her şeyi biliyoruz. Arazi simsarlarını, tanıyoruz. Bazılarının hakında hukuki davaların yürütüldüğü söylemi bizim için boş söylem değildir. İçerliği şimdilik bizde saklıyalım. Kızma yok darılma yok diyoruz. Burada ihtilafımız yoktur. Hakikatımız sakalsız, bir çocuğun yanağı gibi temiz. Saf, düz ve parlaktır. Tokatlanınca şak şak eder. Azizlerim boşuna kürek çekmiyoruz.
Her yeni yazımız ardından, bazı arkadaşlarımız hayıflanarak beğenerek şu soruyu sorar. Yahu nereden geldi aklına ? böyle bir yazı. Bizden yaşlı olanlar da bizler bunları zar zor hatırlıyoruz, diyorlar.
Yazı yazmak, insanın hayatına dokunmak, önünüze çıkan yol ayrımlarını iyi bilmek lazım. Yazınızın bir meselesi olmalı, meselesi olmayan yazı bana göre yazı değildir. Burada hangi yazı ne zaman neden yazılır. Sorusunu bize yol aldıran burnumuza gelen koku, açık kulağımızdır. Zeka ürünümüz ve iç güdümüzdür. Hikayesi bol bir evde doğmak iyi bir anne desem, bilmem doğru bir cümle mi ? çünkü her anne iyidir. Fakat her anne acıları dindirmenin ağıtını yollarını dillendiremez. Bilemez, sesi güzel olamaz, ben şanslı sayılırım. Aziz annemden bize bütün bu meziyetler hediye edildi. Bitmeyen bir hazine bunun yanında tükenmekten korkarak, sürekli çalışmak ve araştırmaktır. Sizde yetenek olmuş olsa da bu ayrı
bakım isteyen bir iştir.
Devamlı olarak kendinizi tartıya koymak, başka bir yük, bunun yanında bölgenizi yazıyorsanız, kürtçeyi bilmek, stıran, şiirlerini bilirseniz avantaj elde edersiniz. Bütün bunlar hanenize artılar yazar. Bunun yanında anlatıcı sahici, olmalı. Havada asılı kalmamalı. Anlatıkların yanında cümleler yere basmalı. Almanların deyimi ile
(klare wort ) berrak, net kelimesi olmalı. Satır aralarında sakladığı hikayenin başında görünen tüfek sonunda patlatmalı taraf seçmeyi gerekirse okuyucuya, bırakmamalı. Bunları aheng içinde harmanlıya bilirseniz anlatmak istediğiniz hikayeyi dönemin ruhuna sokabilirseniz ? yazılarınızı hem geçilmez, hem vaz geçilmez yapar. Bu günkü yazımız Midyat, İdil karayolunda yaşanmış, bir ucu aşk bir ucu ateş birinin içe geçmiş, sıradan bir hikayeden ayıran bir dram serüveninin uzun kalın çizgileridir. Seyahat, ölüm, uyku kavga, Seks, inanç, hayat bölümleriyle dolu bir hikaye zevkleri dinleri farklı olan nasıl desem de yeridir? roman desek de masal desek de efsane desek de yeridır, yeridir. Buz gibi gerçeklerin üzerinde dolanan yazmakta epey zorlandığım bir mekaledir. Şevko meselesi..
Daha güçlü, daha kemikli kalsın, uğruna bu yoldayız.
Koca bir insan hayatını elinden alınan, hayatın tümünü kahrolmayla geçiren, çarmıha gerilen insanların hikayesi sıradan bir hikaye değildir. Eski Süryaniler takvim derken insanı değil tabiatı gösteriyorlardı. (payziye) yaz bitimi sıcak bir gün ortalarında genç bir o kadar güzel, 20'lı yaşlarda bir Ezidi Kadın, baba ismi İbrahim anne ismi Sultane, Nusaybine bağlı Mazrite Ezidi köyünde dünyaya gelir. Genç yaşta ismi İbrahim olan biriyle evlendirilir. Midyat'a 7/8 kilometre uzaklıkta olan ezidi köyü olarak bilinen Taka Köyün deki kayın baba evinden kaçıp, ağır ve kararsız adımlarla Midyata giden ana yola doğru yürümeye başlar. Yol boyu çöldeki palamut (balote) Beru ağaçların gölgesinde, kısa duraklar yaparak, ıssız yola, yanında yedek ne bir iç çamaşır, ne sırma saçına uygun tarak, ne de sırtında bir bohça almaya fırsat bulmadan kayın baba evinden ayrılıyordu.
kadınlık duygularını, üzüntüsünü, kaygısını, öfkesini ilk kez dışarıya vuruşu şiddetin sıradan gibi yaşandığı evden kaçarak çığlığını duyurmak için yola çıkan talihsiz bir yolcudur Ezidi kadın Şevkiye. Evlidir, mutsuzdur, sevgisizdir, kaderini tüketmiş akibetini öğrenmek istemeyen, annesinden kalan çaydanlık, bohçasında unuttuğu rege renk olan antarisi, fistanını unutarak meceradan, mecaraye itilen bir çaresizliğin yolculuğudur. Kendini yok etmek, sıfırlamak pahasına törelerin çizdği yoldan çıkmak mı? her hangi anda sil baştan iradesi mi öfkeli bir yolculuğun anlatığı cesaretli korumasız bir yoldadır.
Yeni açan bir nergiz çiçeği gibidir. Her türlü deneyimden bilgiden uzak saf ama bir o kadar da sahipsiz ve adete kimsesiz Şevko, geldiği yol güzergahında, dere tope olarak bilinen kilise yakınlarında bulunan, Mızizech Doğançay xarabale
yenice, Ayn Verdo, Gülgöze Süryani Kürt köylerini arkasında bırakarak veda eder gibidir. Ezidi köyü (Taaka) oyuklu köyünde yaşananları kafasında canlandırarak Midyat ana yoluna yarım saat bir yürüme mesafesindeki yolu yürüyerek katleder. İdil Cizre istikametine giden yola koyulur. Menzil olarak başka bir Ezidi köyü Kiweğe gitmektir. Orada evli olan Sabra Akçay isimli teyzesi, dedesi ablasına ulaşmaktır. Yanına sığınmaktır. Kendine şifa olma, umut olma, nefes aldırma, melhem elinden gelsin misali bir dayanışma hissi vardı içinde. Ama oralara nasıl gidilecek? Bunu kendiside tam olarak bilmemektedir. Şairin deyimi ile kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına misali Midyat'ın güneşi batmak üzere, yürümek ister. Nasıl giderim sorusu onu meşgül eder. Çaresizlik hissi içini kemiriyor. Nasıl çıkılacağı, bilmediği yarım hayatların içinde savrulmak akışı içinde kaybolmak korkusu, kendisine yardım edecek bir can simidi hayalini yol kenarında kurarken aynı güzergahta yol kenarından karayolarında çalışan odun kesmekle meşgül iki işçinin dikkatlarını çeker. Bu yolu kulanan yalnız başına, bir kadının bu şekilde Yol kenarında, durmak bölge kadınlar için sıradan bir iş olmayıp cesaret isteyen bir haldir.
O devirler güzeliğin kadınlara avantaj sağladığı değil bela olduğu dönemlerin aynısıdır. Şaiir Mıhemed Arıf Cizrevi boşuna mı dedi, "Wi kırasi kıtani lı xwe neke lı kolane gundeme ne gere, sutale gündeme zahfın le Ayşane Ali" o keten olan fistanını giyip etrafta gezinme, zügürtümüz arsızımız boldur le Ayşene. Bütün bunlardan habersizdır. Şevko dilberi. Midyat çıkışı bulvarında İdil yönüne doğru bir ticari taxsi yanaşır durur. Murad 131 İdil Midyat hattında çalışan araç sahibi kendisine çok yabancı esmer tıknaz boylu Harabe Şeref köyünden, ama İdilde Süryanilerin, İdil'de oturan Cizre hovarda kadın avcısı görünümünde yakışıklı, zamanın şartlarına göre ispartanın meşhur Gülçiçek kolonyasını, arabasında eksik etmeyen İdilli taxsici Mıhemed Şerifo Şevkiye'ye yardım edebileceğini söyler. Şevko titrek korku dolu bir ses tonu ile ezidi köyü Kiweğe gitmek istiyorum der. Şevkiye'nin gözüm bu şöförü tutmadı bu arabaya binmem başkasını bekliyeceğim deme ne vakti ne parası ne şansı vardı. Kısa bir güven aşılaması, ikna turları neticesinde Şevkiye'yi arabaya almayı başarır. Araba koltuğuna tek başına Ezidi bir kadının olduğunu öğrenen Şerifo yalnızlık içinde olan böylesi kadınların hayatına saldırmanın ne kadar kolay olabileceğini bilen biri. Burada Şevko arasında da geçen ifadeleri konuşmaları bilmek mümkün kılmıyor bize. Yani karşılıklı bir ani çarpılma beyenme, ne olduğuna dair? bir nitelikten daha çok kafamız karışmış olarak kalıyoruz. Şerifonun Şevkiye'nin güzelliğinden etkilenme, onu elde etme hevesinin olabileceğini tahmin etmek zor değildir. Bölgemizdeki yapının kadına biçtiği rolü bilmek zor değildir. Bütün bu baskı kültüründen kaynaklanan buluşma tesadüf eseride olsa bile bir nefes verdirme noktası gibi gelirdi bazen. İki insan arabada tek başlarına oturmak onlara dışardaki ortamlardan daha özgürdür göz takiplerinden uzaktırlar. Hata dolu anlarda yaşansa gizli kaldıkça bir sorun teşkil etmezdi. Buna benzer buluşmaları ikili ilişkileri geçmişte Cizre Mardin yol güzergahında kamyon şöförleri yola çıkan ilk etapta bir köyden ilçe merkezlerine gitmek isteyen bazı kadınları kamyonyalara, alarak böylesi sarkıtılıkları bazen cinsel ilişki kadar giden, boyutlarını çok duymuştuk. Ama bunu Şevkiye ile ilişkilendiremeyiz. Yaptığımız derin araştırmalar aile etrafından edindiğimiz tümü bilgiler Şevkiye'nin tek amacı Ezidi Kiweğe gitme gerçeği vardı.
KİMDİR MIHEMED ŞERİFO ?
1966 /1967 yıllarında babası Sofi İbrahim, Abesi tek gözlü Ahmetke mahallemizde ailemiz ile tanıştılar. Bizde çocukluğumuzda bu aile bireylerini görmüş tanımışlığımız vardı. Evleri Behnan Kıryoke'nin evleri ile bitişik idi. Musake Mence Beyt El Mıngan lakaplı marangozun tek gözlü evlerinde kalıyorlardı. Sermaye olarak Hırabe Şeref köyünden beraberlerinde getirdikleri bir süt İneği iki yün döşek ötesinde bir şeyleri yoktu. Ailenın büyük oğlu Ahmetke ile ilgili hafızamız bize şunu hatırlatıyor.
1964 yılında Çeme Hırdo üzüm bağlarında Lahdo İshak bağını beklerken bir kilo üzüm çalma uğruna kendisini katleden zanlılardan birisidir. Tek gözlü olan Ahmet ve lakin fakat bu başka bir yazının konusu olduğu için şimdilik saklayıp geçiyoruz.
Ezidi kadın Şevko Midyat'ı arkada bırakarak kaçtığı bütün gerilimler, döktüğü göz yaşları dökerek, umut olarak Kıweğ yolundadır. Abla ruhuna ilaç, dertlerine, çare yol gösterici olarak ona sığınma hayellerini kurar. Bütün bu bilinmezlere rağmen sukuneti sağlamış iç husursuzluğuyla baş başa bırakmayı ant içmiş gibidir. Her Ezidi kadın gibi direngenlik gösterip iradesini korumaya bakar. Aileden gelme şafii Kürtlerle ilişkilerin düşmanca olduğunun bilincinde ve farkındadır. Bunun yanında da Mıhemmed Şerifoya sığınmak zorunda kalmış be çaresizdir. Şoförün kendisine sorduğu sorularına cevap verirken kendisini dikiz aynasından gözlendğinin farkında değildir. Konuşunca dudaklarının kıpırdanışlarından kendini alı koyamıyan mühüründe iki kadını olan Mehemed Şerifo üçüncünün peşindeydi. Hesabını yapabileceğini nereden bilsin Şevkiye, şehvet zıkırıne düşünce, başı döner kadın sevsin sevmesinin önemi pek yoktur. Ortada bir Ermeni, Süryani, Ezidi kadın olunca lokum gibi gelir onlara. Bunlar sorgulanmaz. Aksine öncelik kazanır. Bölgemizdeki iklim ruhsal tarumar bir çizgidedir. Şoför sözünü verdği Kiweğ köyünde durmaz. Niyeti tezahür ederken Şevko çaresizlik içinde olan korkunç bir yolculuğun korkunç bir duygu bu cehennemin de ikisinden başka kimse yoktu. Üzerine ani çöken bir yalnızlık hayatta tek başına kalmanın kulvarında dır artık. Ne bir ailesi ne de eşi dostu olmayacaktı. İçinde şaşkınlık ve korku vardı. Taxsi İdil'e doğru yol alıyordu. Çok büyük bir cesaret ve hayatına mal olabilecek bir risktir. Çünkü Ezidiler kendi milletinin haricinde kimseyle evlenemezler.
Neden evlenmez ? veye evlenemez sorusuna hem de Şevkiye olayı ile ilgili ne bildiklerini ? benim bildiklerimi onlara anlatma fırsatım oldu. Almanya Ezidi kuruluşlarında, federasyonunda çalışmış, hala çalışan ihtiyar meclislerde görevli olan çok değerli şahsiyetler den Xelefe Hese, Fuat Kiweği, Serhano Kerim gibi şahsiyetlere defalarca saatlarca telefon görüşmeleri yaptım. Kendilerine teşekkür ederim. Sordum, Ezidi kadınlar neden başka halklarla evlenmez sorumuza ? net bir cevap verdi. Ezidi inancına göre Ezidi ırkını temiz naturel tutmak için kadınlarımız, ezidi olmayan ırklarla evlenmezler. Buna dikkat edillir. Diğer dinlerde ki gibi karışık turşu evliliklerini red ederler.
Mıhemed Şerifo bütün bunları bilmesine rağmen, ezikçe bir davranışı olan kaçmayı seçen kendisine sığınan Şevkoyu alı koymak kendisine nelere mal olacak ?bunu hep beraber göreceğiz. Çok kadın arasında uzanmak Şerifoya göre tabi ki keyflidir. İslamın erkeklere verdiği hak ayrıcalığı, torpili, rüşvetinden nimetinden faydalanmak arzusun da durumundadır. Beğenelim veya beğenmiyelim bu islamın gerçeğidir. Şevkiyenin caresizliği geldiği evden bir köpek misali tekmelenmiş durumda. Oturduğu taxside güven vermeyen bir şoför nasip olmuş. Bu dakikadan sonra sualı, sorusu olmayan bir hali var. İdil'e doğru gidilen bu yolda Şöför gürleşiyor. Mazlumun duygusunu artık zalim belirliyor. Haksız gücün ismi zalimdir. Güçsüz çaresizdır. İdil'de güvenilen liman Kirive Samo Kanalga oluyor.
Neden koca İdil'de kirive Samo 1960 /1970 yıllarda idile gelen her Kürt ailesinin evinde aile büyükleri mutlaka Kirive Samonun ismi dilendirilmiş, cocuklar bu isimi duya duya büyüdüler. Kireve Samo İdil'de her ortama her daima hazır ve nazırdır. Etraftaki kürt aşiretlerle karşılıklı olarak iyi niyet besleyen ilişkiler vardır.
Şevkiye olayında Yusuf Yakup Naze çarşıda çoğu zaman bu Samo çok yanlış tercihler yapıyor. Ezidilelerle aramız açılacak ilçenin selametini hiçe sayamaz veryasınları yakınmaları olmuştur. Babaları yakup amca cocukların görüşleri bu yönde. İdil, Samo amcanın ve etrafının geçmişte İdil ile ilgili aldıkları kararlarların çoğunu desteklemiyorlardı. Bunların İdil'i sömürdükleri, çıkar sağladıkları ısrarla söylüylardı.
Benim şahsi kanaatim de bu meyaldedir. Bu zihniyetin, yapısında Hezex ismi altında dini kullanmak burada saklanmak, tanrının sevdiği kullarıyız. Çoğunluğun emeği olan kilise mülkleri bizde olursa emin ellerde olur gibi kelewajilelerle Hazreti Paulusun iki bin senelik eski yemeklerini bir lokantacı gibi millete satarak kafaları ütüleyerek, utanmazsızlığın, yüsüzlüğün kitabını yazıyorlar. Topluma nutuk atanlar öncelikli olarak bu topluma karşı borçlu olmayacak hem( tazi) çıplak hem kazi hakim olamazsınız. Kirive samonun oğlu lahdo, Kiweğte tutuklanır. Lahdonun yaşı küçük olmasına rağmen bir yolcu minubusu vardır. Şöförlüğünü kendisi yapmaktadır. O tarihlerde atları çalınan başka bir kurmanç minubusu kiralıyarak, atların izini bulmak umuduyla köy köy dolaşırlar. Ezidi köyü Kiweğ Köyüne uğrarlar. Şevkonun Kirive Samo evinde saklandığını duyan ezidiler, misileme olarak oğlu Lahdoyu göz altına alınarak ifadesi alınır. Kendisine yaşı ufak olduğu için her hangi bir zarar vermiyeceklerini söylerler. Fakat babası Kirive Samoya bir mesajlarını götürmesini isterler. Kaçırılan kadının evli olduğunu kadını geri vermelerini isterler. Samo'nun bu olaya alet olmamasını, kadını saklamamasını istediklerini net olarak iletilmesini istenir. Mıhemed Şerifo'ya ise evli kadının bırakılması istenir. Bunun yerine bekar olan bir kız kardeşi teklif edilir Şerifo'ya. Bu teklif belki bir taktikti. Veya oyunun stratejik ilk hamlesi idi. Oyun olma ihtimalı yüksekti. Bütün bu duyumlarımızı doğrulama adına, İsviçre'de yaşayan Kirive Samo'nun oğlu Lahdo Kanalga ile Eylül ayında uzun bir telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Ben sordum, kendisi anlatı. Genel olarak böyle bir olayın yaşandığını belirterek, tutuklamadan tutun kadının evlerine gelmesine kadar yaşananların çoğunu doğruladı. Oğlunun tutuklanmasından sonra işin ciddiyetini anlayan Kirive Samo Şevkiye'nin elinde patlayan bir unsura dönüştüğünü anlıyordu. Bu olaydan nasıl çıkılacağını bu işin kendisine dönüşünü negatiften nasıl pozitiv hale dönüştürmenin ehli ve kurtu idi. İki bardak Süryani şarabı içtikten sonra Mıhemed Şerifo'ya Şevkiye'ye planını söyler. Haydi kalkın sizi Serdahleye götüreyim.
Bölgemizde Kürtler tarafından çok büyük bir nufusa sahip olan Şeyh Seyda hazretlerinin dergahına giderler. Kirive Samo'nun burada çizdiği siyaset yolu dengeler açısından muthiş bir beceri alegant bir dokunuş ile şapkadan tavşan çıkarma becerisi var. Menavrası herkesin anlayacağı bir türden değildi. İkinci bir nokta Şevkiye kazası ile ortaya saçılan Kirive Samo Şeyh Seyda ilişkilerinde İdil'de hiç bir Süryaninin beceremediği gizli bir itiraf vardır. Oda eskilerin söylediği bizimde bildiğimiz Şeyh uçmaz, mürid uçurur. Mevzu misal olmaktan gerçeğe dönüşüyordu. Kirive Samo sevdiği Şeyhi, Şeyh Seydayı uçuruyordu. Yaralı Şevkiye'yi ona teslim ediyordu. Minet bindiriyordu. Bu dakikadan sonra Samo amca isterse bir teneke şarap içip Serdahle gitsin. Sorun
olmazdı.
Ha burda Samo amca doğru olanı mı yaptı? Sorusu akla gelebilir. Ahlaki ve insanı bir açıdan baktığın zaman doğru yaptı denilmez. Mevcut olan şartlara göre Şevkiye'yi ailesine teslim edip vicdanı yolu seçecek bir kişiliğe sahip değildi. Yapamazdı. Seçemezdi. Yapmadı Ezidilerden kendisine tehdit gelmişti. Ben korktum getirdim diyemezdi. Burada bir çıkış noktası bularak kişilğini güçlendirerek can güvenliğini sağlamak için bu yolu seçti. Bölgemizde din bir vicdan işi değildi. Seyidlerin, fekaların elinde geçim yoludur, zorbalık vasıtasıdır. Cennet ve cehennem burada satılır dağıtılırdı. Öyle olmasaydı yolda çaresiz olarak gasp edilmiş bir kadını korumaya alınarak geldiği yere ulaştırılmalıydı. Ama olmadı. Yani anlıyacağınız, Seyidler üfürmedikçe rızalarını almadan evlilikler olmazdı. Bölgede yoksuluk koşuyor. Seyidler, Şeyhler hacılar güçleniyordu. İster müslüman ister Hiristiyan, Şeyhlerin Seyidlerin lanetlediği bir kimse tek başına kalmış bir adam demektir. Her neyse Serdahle'den rızalar alınmış Şevko muslüman edilmiş. Şerifo mühürünü Şeyhinden aldıktan sonra İdil'deki eskilerin deyimi ile Siktir Mahalesindeki evine yerleşir. Arapların Kürtlerin sırtına bindirdikleri müsülmanlık yükünü taşıyan bir ferdi olarak ümete yeni bir kadın katmanın gururunu yaşamanın keyfini evdeki karılarına yalnız gittim çift geldim aç koynunu ben geldim havasında.
Bundan sonraki yaşantısında koynuna koyduğu kadınlara bu gece senin yarın onun sırası listesini tebeşirle onlara yazmaz. Keyfine kalmış islam dininin erkeklere verdiği çok eşlilik hakınıTorpili rüşvetinin hazını çıkarır. Bütün bunlara rağmen tebdirlidir taxsicılık işini yapmaya devam eder. Türkyede milletvekili seçimleri vardır. Tanıdığımız sevdiğimiz bir çok çarşı mitingide şahid olduğumuz Avukat Cizreli Nurettin Yılmaz amca bağımsız olarak adaydır. Destek amaçlı İdil'deki bazı Kürt gençleri arkadaşlık yaptığımız sevdiğimizler arasında olanlardan Ümit Geçim, Adil Binici, Tırho dediğimiz Abdulkerim Savaş, Nesim Kaplan Şerifo'nun taxsisini kiralayarak Nuretin amcanın seçim çalışmalarına katılarak moral destek olurlardı. Yoculuk anında konu dolaşır bu noktaya gelince İdil'in çarşı komutanı Perihan Teyzenin oğlu Adil şu soruyu yöneltir Şerifo'ya korkmuyormusun
Ezidi'lerden. Cevap olarak arbasının torpido gözünü açar 765 lık tapancasını gösterirdi. Korku heye ama tedbirji heye Adılo. Adil zekidir soruyu bilerek sormuştur. Babası İdil'de cezaevi gardiyanıdır. Bu gibi olayların filmini geçmişlerde babadan çok duymuştur. Adil Binicinin başka bir anısı hatırıma geldi anlatayım İdil'de. Yakup Timurtaş İsako Hanna odun Neze İdil'de, dağlarda cesaretleriyle ünlüdürler. İdil sevdalıları bir olaydan dolayı aranıyor.
jandarmalar Yakup amcayı yakalamış, çarşıda Adilerin evinin önünde ceza evine doğru götürüyorlardı. Perihan Teyze kaçamazlar, devlet yakalar deyince Adil anne bu bir şey değldir, en azılı terörist Hanna henüz yakalanmadı annne diye hitap eder. Hey gidi fani dünya ikiside artık hayatta değiller. Yazımıza dönelim Ezidilerde gelenek olarak kendilerinden zorla kaçırılanı zorla geri getirmek gerek, bu olamıyorsa her hangi bir şekilde kaçıranı mutlaka cezalandırmak geleneği vardır. Başka bir gelenek, eğer kaçırılan kadın ise o kadını tekrar geri getirmek bir namus borcudur. Köyün bütün erkekleri seks perhizine girer. Hanımlarıyla cinsel ilişki orucuna girerler. O kadın geri gelinceye kadar bu tedbir devam eder. Buna bana Kiweğ köyünden görüştüğüm kişilerin en yaşlısı olan Xelefe Hese Amca izah etti. Bende amo ew çawe çe dı be wıllo? Ew wıloye biraziye Lahdo dedi.
Onun için şevkiyeyi kaçıranlara rahatlık olmazdı. Eceli ensesinde gezen Şerifo,
Şemun Hanna Topale bakkal dükanlarından bir paket sigare alma sırasında keyifsiz görününce Hanna Topale sorar Şerifoya keyfin yerinde olmadığını görüyorum. İnşallah yaramaz bir şey yoktur sorusuna ? ere amo Hanna bilmiyorum ama kendimi iyi hissetmiyorum, deyip dükkandan ayrıldı.
Kiweğ ezidileri İdildeki duraklarda yolcu toplama alanlarında dostlar edinirler. Amaç burada Şerifo yu takibe almaktır. Şerifo ne zaman eve gidiyor, ne zaman geliyor. Öğrenmek için adam bulurlar. İşin içinde menfaat olunca bazı kürtler şampiyon ligindedir. Bunu geçmiş tarihlerinden biliyoruz. Çarşıda sorani
Köyünden kot ismini Haydar yapalım. Ertesi gün Mıhemed Şerifo'nun taxsiyle yolcu alıp İdil'den gittiğini, gece eve döneceğini ihbarını sabah saatlerinde Kiweğlilere bildirir, Haydar. Bu alanda Kiweğ Köyün de dönemin Muhtarı olan İsıke İsaye Mato bütün bu ihbarları alan kişidir. Navizer tüfekler omuza alınır İdil'e doğru yol alınır. Uzun ve yorucu yolculuktan sonra Bire Hasko'ya ulaşırlır. Şerifo'nun 3 kilometre mesafade sayılır. Bu alanda saklanarak takipçiden gelecek haberi beklemeye başlanır. Xalef amcaya sordum kimlerdi bunlar ? saydı Şevkiye'nin babası xemere İbrahim, kocası oda İbrahim başka bir ezidi köyü olan Bacıneden Nuri Bacınin de aralarında olduğu gurup yayan olarak Kiweğ'ten çıkar, Seregır, Hırabe Şeref deresinden, Gorenge yamaçlarında ulaşılır. Bu mevki eski Belediye Başkanı Efrem boşluk tarafından yaptırılan su deposu denilen mıntıkada, eski hafızam Abdullahat Koparın bağlarına yakın, yeni hafızam hasko yolunda yeni yapılan mezarlık camiinin yapıldığı alanda bulunan büyük kayalıkların arkasına saklanarak geceyi beklerler. Gece saatlerinde Mıhemed Şerifo yolcusu olan şahısları evine bırakmış Siktir Mahallesine doğru evine dönüş yolundadır. Çarşıdan geçer. Evine yakın bir mesafede pusu kurulmuş, onu bekleyenlerden habersizdir. Çocuk mezarını geçer, sokak girişinde yavaşlar, virajı hafif hızda geçmeye çalıştığı sırada, mavizer tüfeklerin üçü birden ateşlenir. Her şey planan bir şekilde işler. Merminin biri kafaya, biri gövdeye diğeri ayaklara isabet eder. Eylem gerçekleşir. Kiweğ'liler bizden bu kadar der Mıhemed Şerifo hayatta veda eder. Uçkuruna düşkünlüğün bedelini ödetirler. Ona Serdahleden kendisine önerilen cam kavanozlarla satılan meşhur Hoser arı balı faydasız kalır. Eylemden sonra Ezidiler artık kayıplara karışırlar. Şerifo'nun ölüm haberi her yere çabuk ulaşır.
İdil kahveleri şokta Harabeşeref köyü derin yastadır. Xelef amcaya soruyorum sonra ne oldu? Şerifoyu katledenler firar olarak etrafımızda yaşadılar mı? İsimlerini bizlerin harcinde başka kimse bilmiyordu. Mahkumiyet almadıkları için 1980 yıllarında Almanya'ya iltica ettiler. Çoğuda rahmete gitti.
Amo Harabeşeref köylülerinden çekindiğiniz bu durum oldumu, buna karşı aldığınız bir tedbir oldumu? soruma cevap olarak, Lahdo birazi Ezidiler olarak bölgede en modern silahlara sahiptik. Kendi aramızda bir yekitilik birlik vardı. Hayvancılıktan gelme herkesin elinde bir miktar parası vardı. Harabeşerefliler silahşör değillerdi. Çölerde önümüze çıkamazlardı. Böylesi güçleri yoktu. Fakat İdil'deki çarşı nabzına göre onların gücü öterdi. Musülman olduklarından dolayı avantajları daha çoktu. Tabii ki bizler de tedbir olsun diyerek bir kaç ay İdil'e gitmiyorduk. Şerifonun ölümünden sonra geride kalan karısı şevkiye ne oldu diye sorduğumuz sorumuza cevaben " töre gereği abisi olan Ahmede nikahlamak istediler, belkide ettiler. Kısa bir dönem bu ailede kaldı. Daha sonra babaları sofi İbrahim Ahmet'kenin akibeti kardeşi Şerifoya benzeyecek çekincesiyle durumdan hoşnut değildi. Förmül olarak Şevkiyeyi çocuğunun intikamını alma niyetiyle böyle bir sözle Silopi tarafında oturan bir Koçere nikahını verirler. Kadersiz Şevkiyeyi Şerifo katledilten sonra sonraki yankıllar o devirde çarşılara kahveler nasıl yansıyordu diyerekten çoğu İdillerin bildiği Nevzatın Kahvesi ilk sahiblerinden olan bir şahısı geçen gün telefonda aradım.
İlk sorum olayı hatırlıyormusunuz ? evet bu gün gibi hatırlıyorum. Ölümünü insanlar nasıl yorumlanıyordu? Soruma verdiği cevap Ezidi kadını kaçrmasaydı öldürülmezdi. gibisi cevaplar, çarşıyı biraz sarsıtığını söyliyebilirim. Kendi şahsımında bir taxsi sahibi idim. Şerifoyla bir ilgim alakam olmadı. Fakat o devirde kendini seven yakışıklı biri idi. Ölümden sonra idil çarşı sesi infiallara sebep olan olaylarda çarşı her zaman her zaman belirleci bir rol oynamıştır. Ölenler Hırıstiyan Ezidi olunca çarşının sesi çok cılız kalırdı. Yok elli senede bir maktül musülman katiller başkaları olunca, geçmişte Beso gibi
insanlar islam amigosu rolüne soyunur. Etrafı vel velleye çevirrek salawatı eksik etmezlerdi. Geçen eski Almanya Başbakanı Merkelin söylemi ile bunlar öldürünce de, ölüncede salawat atıyorlar. deyimi o zamanöki zamanlar da uyumlu idi. Ayni idi Lerifonun ölümü Harabe Şerefliler idil çarşısı bu ölüm ardından Harabeşerefliler etrafın baskısı intikam yeminleri hepsi idil çarşısında günceleşiyordu. Unutulmaya yüz tutulmasına algılar sosyal kültür gelenekler öne çıkıyordu. Bu gibi işlere gönülü olmayanlarda çevre baskısına uyarak galyana geliyordu. İntikam için Ezidinin köyünü basmıyorlar dağda
karşılarına çıkmıyorlar. Hani sizin kendinize güveniniz yok ama biriyle kavga etmelisiniz mecburiyeti olarak kavga yapacağınız şahsi mahallenize çağırıyorsunuz çevrde korkakların taktiği olarak biliniyor eskiden. Buna benzer bir misilleme yapmak istiyordular. Şerifo'nunun intikamını almak isteyenler. Ezidileri
İdil çarşısında kıstırmak mükünse arkadan vurmak müsülmanlık meselesi havasına sokmak birleri güvenlik kuvetlerini ayartmak gibi aslanı çakallar boğdurma yöntemi bu gibi musamereleri eskiden Süryanilerede yapılıyordu.
Bütün bunlardan habersiz Ezidi kadın Güle Gunay iki genç cocuğuyla Midyat'a bağlı Ezidi köyü koçane köyünden önlerini katıkları ufak baş hayvanlarını Nusaybin ipek yolu güzergahında bulunan gene ezidi olan aileye satışını yapar. Ayni ipek yol üzeri Cizre'ye, İdil'e daha sonra Kiweğe gitme isterler. Şevkiye'nin akrabaları felan değiller. Öğleden sonra idile varırlar. Midyat'a giden arabaların yerlerini biliyorlar. Camiye yakın bir mesafe duraktakiller bunların Ezidi olduklarını anlayınca oyalama taktikleri bunların başında tanıdığımız Edio biraz daha bekleyin der onlara. Araba burada duruyor. niye bekliyelim itirazını yaparlar. Zaman kazanma yöntemi ile Harabeşereflilere haber ulaşır. En son Edio ben sizleri buradan arabaya bidiremem der. Memurlar lojmanlarına doğru yürüyerek yola koyulurlar. Su deposunun orada sizi arabaya alacaklar der. Bu da bilinçli bir söylemdir. Bunlar hiç bir şeyden habersiz
giderler. Orda durmazlar. Yolla devam ederler, dereyi geçerler. Harabeşerefliler elinde odun, kazmayı alan yola iner bir hasko virajında 50 kişi üç kişiyi öldürürcesine döverler. Saldıranlar galip gelirler. Savunmasızlar can verir. Neticede kadın iki çocuğu ile ölür. Kadın yaralı iken etrafta bulananlar vahşete kulakların tıkararak seyirci kalırlar. Ezidisini, Alevisini, Hiristiyani yakarım. Yakarsam mukafat olarak cenneti hak ederim. Zhniyeti tezahür ediyordu malesef.
Devlet nere de sorusunun cevabı ise, 1888 lı yıllarda ünlü Alman filozof, şaiir bir papazın oğlu olan Nietzsche söylemiş. Devlet soğukkanlı canavarların en soğukkanlısıdır. Kılını kıpırdanmadan ağzında yalan söyleyerek ben devletim. Halkın kendisiyim. Nietzsche den öğrendim. Bizim neslimiz böylesi bir halk. Bu hikayeleri, kimi gördü, kimi duydu, nasıl biliyorlar. İbretler çıkarmak için, yazmak istedik. Sorumluluğunu üstlenlendik. Bela ise bela dedik. Kızan olursa kızsın dedik. Şevkiye’le yan yana, yola düştük, kol kola gittik, bir çok sesin yankısı olmak , taşıyıcısı olmak yaşantının hafızamızda bir ize dönüşmesini sağlamak içindir bu hikaye. Artık hayata olmayan Şevkonun anlatıklarına, söylediklerine ne oldu hayata olan itirazı kadere, feleğe attığı taşlar nereye gitti? kendisini bu hallere düşüren kelime yaraları nere de saklanır ? acısı nere dedir ? Anne, baba, kardeş yokluğunun ses cihat diye kırılan kalbin sesi kapıların ardından şehvetlerin kurbanı yaşadığı zamana ait cümlelerle sığamamanın susmanın zamansız acı hayatların karanlıkta sesi duyulmayan, bastırılınca yok sayılan bir hayat hayat olabilir mi ? yazalım dedik acılar bırakmıştı bende zülümün getirdiği ölümler helaleşma imkanı vermiyor. Vedasız ayrılıkların , ölümü hazin ve acıtıcıdır. Burada aşk mı var dı ? sanmıyorum. Ama bir yas var olduğunu söyliyebilirim. Hani kürt şaiirin deyimi ile
’ ŞÜŞA DILE TE JIKESTİYE ŞEVKİYE ‘
Gönlündeki şişeyi kırdılar Şevko...
Lahdo sağ dezember 2023
Yazarin yazilarini okuyunca hem duygu veriyor, hem aci veriyor! Hakikatler baglaminda kaldigini cogu kess sahit olduk, bu yazidada bir kez daha. Tanik oluyoruz. Gecmis hayatimiza bizi göturuyor. Yasdiklarimizi bir sac teli gibi onumuze koyuyor. Ne diyo? Kadin guzelinin aileler yuk oldugu, genc kizlara bela oldugu dönemleri isaret edip bizlere animsatiyor. Butun bunlari yasayan, insan olarak yazilarin Lahdo Bey hayatimizin rehberi ve bir parcasidir. Seni okuyunca hem uzuluyorum hemde seviniyorum gecmisi hatirlamak, bazen uzuntu veriyor, okuyunca sanki bizim hayatimizi yaziyor kendimizi bu yazinin, bir parcasi muradini almamis, haksizliklara ugramis biri olarak. Acilari, haksizliklari yasamis biri olarak cok iyi anliyorum. Hazach beldemiz. Gözumuzde tutuyor dertleniyor icimiz. Sana yakisan bir kelime bulamiyorum. Bu nasil bir duygu sellidir böyle? Bir filim seyrediyor gibi oluyorum. Sizinle gurur duyuyorum, bizim bilgi kaynagimiz, senelerce gercek ve cok aci yasanmislari dile getirmege yurek ve cesaret ister. Kimsenin cesaret edemedigini sen yaptin, bunun icin hakikaten seninle hep gurur duyuyor ve tebrik ediyorum komsu oglu. Iste bu butun Idil halki icin cok degerli ve bas tacisiniz Lahdo Bey. Nede olsa bizim Yukari mahallemizin sokagimizin Eserisin bitmeyen, bizim icin esi bulunmaz bir degersin komsu oglu. Anlatmaya calisilan bu hikayeyi duymus olmamiza ragmen tafsilatini tam olarak, bilmiyorduk. Sevkiyenin Yollarda yasadigi Travmalar !!! hayatimizin gecmis bir parcasidir. Cogumuz gecmis hayatinda böylesi saldirilara. Maruz kaldigini söyleyelim. Failleri Biliniyor ama saklaniyor, sahipleri. Gercekleri karakterlerine yakisan bir sekil her zaman pisligi dösek altina itiyor. Bu pisliklerle geberip , rezil bir sekilde surunecekler. Böyle insanlarin toplumda yeri olmamasi lazim. Böyle insanlari destekleyip ve pisliklerin ustunu örten insanlarda dahil, kimleri kat ettigimi kendileri cok iyi biliyorlar. Aforoz edilmeleri ve haram bir sekilde terkedilmeleri lazim. Utansinlar böylesi insanlar. Böylesi insanlar kendi pislikler ve yaptiklari suclari ,kötulukleri ve hainlikleri ile geberip gidecekler. Kimsenin hakki kimseye kalmaz. Bende musade edersen bir sorayim. Nereden aklina geldi komsu oglu? Yeni yilin cumlenize hayirli olsun. Hurmet Saygi Selamlar Degerli Yazarimiz Lahdo Sag ve Tum Idil Haber ekibine saygilarimi sunuyorum. Ellerin dert görmesi kalemin hep var olsun, sana basarilar diliyorm. Komsu oglu. Allah seni ve aileni hep korusun. Baska bir yazida görusmek uzere.