SURİYE DEN İKİNCİ EVLİLİK KAPISI

  Sosyal Hayatın darıcık sokaklarında, İnsanlar birbirlerinin sözlerine itimat ederken, misafirperverliğin popüler olduğu dönemlerde, Çocuklar, idillin tozlu sokaklarında itişe kalka

 oyun oynarlardı.   

   Çocuklar, evin mutfağında, Tandır ekmeğine sana yağı sürdükten sonra üstüne toz şekeri serperlerdi, yada tandır ekmeğine domates salçasını sürerlerdi. Çocuklar, Salçalı veya Şekerli ekmeğini eline alır  mutfaktan sokağa fırlarlardı. İdilin tozlu sokakları, bir anda neşeye dönüşürdü. Topa burun tekmeler, bu dakikalardan sonra atılırdı.

    Bizlerde bu dünyada çocukluğumuzu yaşıyorduk. Ekmek elimizde top oynamaya başlardık. Bir yandan topa tekme atarken bir yandan ekmeğe bir diş atardık.Oyun esnasında bu yemeğin tadına doyum olmazdı. Salçalı ekmeği, yağlı şekerli ekmeği hala unutamadık. Bizler, bu anı Sonbahar mevsiminde, öğleden sonra okuldan gelirken yaşardık. Siyah önlüklerimizi, beyaz yakalarımızı, bir kenara atıp sokak oyunlarına atlardık.     

    Yağlı ve salçalı ekmekli futbol oyundan sonra herkes evlerine dağılırdı. Tatlı bir yorgunlukla, sonbahar da kurulan sobaların etrafında oturur ısınırdık. Büyüklerimiz o dönemde önemli sosyal olayları anlatırlardı. Bizlerde anlatılanlara kulak misafiri olurduk.

     O gün İkinci evliliğini yapan insanlar konuşulurdu. Bir üzüntü bir mutluluğu anlatırlardı.

     İkinci evlilikler ne zaman konuşulursa, çocukluk dünyamızdaki yağlı şekerli ekmekler aklıma gelir.

    Bugünlerde, Suriye den yapılan ikinci evlilikler konuşulunca o günkü çocukluk anılarımız aklıma geldi. Bu anımı onun için anlatım.

     Birbirinden habersiz bu iki mutlu dünya o dönem birlikte zuhur ediyordu. Çocukların yağlı ekmek zevki, büyüklerin yağlı ikinci evlilikleri bu dönemde birbirinden habersiz ama birlikte yaşadılar.  

     Büyüklerimizle Mutlulukta yollarımız bu noktada birleşiyordu. O dönmelerde, Şehre yerleşen büyüklerimiz, sosyal hayatlarına yeniden yön veriyorlardı. Kabuk değiştirerek yenileniyorlardı. Bizler saf ve temiz duygularla dünyamızı yaşarken, büyüklerimizin geleceğimizi olumsuz yönden etkileyecek adımlar attığında hiç haberimiz yoktu. Çocuktuk. İkinci evliliğini yapan beyefendilerden biri, yağlı ekmekle mutlu olan çocuklardan birinin babası olabilirdi. Ama, bundan hiç haberimiz yoktu.     

     Büyüklerimizin, yağlı şekerli ve salçalı ekmekleri bizim ekmekler gibi değildi. Onların ikinci evlilikleriydi. Bizler okuldan gelirken, siyah önlüklerimizi ve beyaz yakalarımızı bir kenara atıp nasıl yağlı ve salçalı ekmeklere koşuyorsak, Büyülerimiz, o dönemlerde Belediye Başkanlığını kazanırken, Silah kaçakçılığından zengin olurlarken, Köyden gelip şehre  yerleşirlerken, Ağa olmak isterlerken eski yaşamlarını hızla bir kenara atıp yeni yaşamlara atlarlardı. Yeni yaşamada, İkinci evliliklerini yaparlardı. O yüzden, ikinci evlilik öyküleri çok anlatılırdı.

     İkinci evlilik öyküleri, PKK nin gelmesiyle, Eğitimin gelişmesiyle, İletişimin çağ atlamasıyla azda olsa sona erdi. Toplum derin bir nefes aldı. Kısada olsa İkinci evlilik bir kenara çekildi.

   Bitti derken,

   Bugün tarih tekerrür ediyor.

   İkinci evlilik hayatımıza tekrar geri geldi.

  Bugünlerde,Suriye ikinci evlilikle hayatımıza yeni bir kapı açıyor. Bu kapıda, yine  korku ve stres hakim. Kumayı bekleyen kadınlarımız, bu korkuyu her gün yaşıyorlar.

   Memuru,Zengini, İmamı, İhtiyarı yani herkes  ikinci evliliği sosyal hayatta öncelikli işmiş gibi düşünerek fırsatı buldular mı evleniyorlar. Yada fırsat kolluyorlar. Hiçbir güç bu duruma sesini çıkaramıyor. İkinci evliliği Engellemek çok zor oldu.

   Evlenenler, ikinci evlilik icazetlerini İslam dinin öğretisini göstererek alıyorlar. Oysa İslam dini, ikinci evliliğe bu şekilde izin vermiyor.Dinimizin, ikinci evlilik konusundaki açıklamaları ortada.Kul hakkı çiğneniyor. Kul hakkına dikkat edelim. Bizler, evlilik işini görsel olarak kullanıyoruz. Çıkarlarımız doğrultusunda evliliği yorumlamayalım. İmamların, bu konularda acilen açıklamalar yapmaları gerekiyor. Bir hutbede bunu dile getirebilirler. İşi erkeğin isteğine bırakmamak gerekir. Önlemler alınmazsa bir çok ailenin sosyal  yapısı bozulacağı kesin.

   Kuma evliliklerin çıkmasında kalan çocuklar, ailelere silah olarak geri dönebilirler. Çocuklar, ihmale gelmezler. Babaların her şeyden önce çocuklarını düşünmeleri gerekir. Çocukların yağlı ekmekler yiyerek, top oynadığı o mutlu dünyalarını yıkmayalım. Bırakalım çocuklar mutlu kalsınlar

    Baba ikinci evliliğinin, kendince mutluluğunu yaşarken, Anne ve çocuklar birbirine sarılarak, o andaki intikam duygularına sığınırlar. Bu durumu yabana atmamak gerekir. Çocuğun, babaya yan bakışını, yağlı ekmeklerin tadı bile değiştiremez. O bakışlar, intikam duygularıyla zamanı bekler. Bu tehlikeleri yaşamayalım, hesaplaşma takvimleri yapmayalım.

   Büyüklerin ve Çocukların mutlu dünyaları başka bir öyküde yaşatmak mümkündür. Bunu yaşatmak bizim elimizde.

   Çocukların yağlı ekmeklerine değil, büyüklerin ikinci evlilikte ekmeklerine yağ sürmeyelim. Engel olalım. Yoksa hayatımız yağlanabilir.

   Salçalı ve Şekerli ekmeklere bu zamanda kimse rağbet etmiyor. Ama genç kızlar, kuma evliliklere evet diyerek rağbet ediyorlar. Dikkat etiyseniz, İki olguya da insanlar karar veriyorlar. Ne garip….

Mustafa Yemen

YORUM EKLE