İNANÇLARI ÖLDÜRMEYE İZİN  VERMEYEN KİWEĞ EZİDİ’LERİ

       

Ezidiler kimdir? İnanç sistemleri nedir ? Şeytana tapıyorlar mı? Ezidillerin farklı din ve ahlak anlayışları onu içinde yaşadığı  bölgede, diğer halklardan neden ayırıyor ? bu sorulara çevap vererek, az bilinen şeyleri merak edilenlerin özelliklerini derlemeye çalışacağız..

Kiwağ köyü yani Mağara Köyü, İdil'e bağlı bir Ezidi  köyüdür. Türkçe smini köyde bulunan mağaralardan alır. Köyde İlk çağ'dan hayat izlerini görmek mümkün. İdil, Şırnak ili hudutları içinde, Mardin sınırını oluşturan çoğrafyada yer alır. Gizemli olduğu kadar  sırlarlarıyla yaşamayı başaran,  acılarını bedeninde taşımayla meşhur  olan Ezidiler; Namaz, Oruç gibi ibadetlerini,  gizli olarak, ifa etmeleri gerektiğinden, başka din mesuplarıyla bir arada yaşamayı, sakıncalı bulduklarından dolayı sadece Ezidilerin,yaşadığı mekanlarda yaşamayı ,tecih etmişlerdir. Halkının verdiği hoş görü mücedelesiyle  hafızamız leşkesinde duran, kürtlüğü  öne çıkmamış yezidi,Ezidiliğiyle  bilinen, Midyat'tan gelirken İdil'e doğru Şırnak İl sınırı girişinde, yol güzergahında sol tarafta, yoldan ilk bakıldığında,  bir kaç ev görünen, sırtını tepelere yaslamış,  kuş uçmaz, kervan  geçmez   sırlarla bir yaşamdan sonra yanlız kalan, keder dolu bir köydür  Kiweğ köyü. Çoğumuzun Yezidi olarak hitap ettiğimiiz topluluk aslında Ezidi'lerdir.

" BİZLER YEZİDİ DEĞİL, EZDİYA’NIZ."

Hazreti Ali'nin oğlu Huseyin ve beraberindeki 70 kişinin, Irak Kerbelada, öldürme emrini veren arap kökenli Emevi Sultanı Yezid’le ilişkilendirilmelerine  karşı cıkıyorlar. Geçmişte Suni mezhep görüşlü bazı tarihçiler  Yezidi inancının oluşumunu, Emevi sultanı  Yezid İben Muaviye  ye Bağlıyorlar. Takipçileri olduğunu sanıyorlar. Ama Eziidi tarihçiler bunu top yekün olarak red ediyorlar. Biz  İsmi katliamlarla anılan  arap  Emevi Sultanı  Yezid Ibın  Muaviye Yezidiler yol göstericiler olarak kabul etikleri ‘’ Ezid bın Ezdiyan ‘ ile Emevi Sultanı ‘’Yezid Bın  Muaviye’’ arasında isim benzerliği dışında başka bir nokta olmadığını dile getirirler.

İnanan halk anlamına  gelen kavramı ‘’Ezdei’’olarak adlandırdıkları ifade  edilir. Tanrı insanlara elçi yani aracı göndermeksizin doğrudan bilgi verebilir ve isterse onları, doğru yola sevk edebilir görüşü hakim. Türkçe Arapça ‘’Yezidi’’  Kürtçe’ de ‘’Ezidi’’ olarak bilinir. Ezidinin kelime anlamı ‘’Azda Allahın yarattığı kişilik demek."  Kurmanci lehçesi, Kürtçede Allahın diğer ismi  ‘’Yezdan’’ dır. Başka tarihçiler ‘’ Yezidi ‘’ kelimesi  Zerdüşlikteki ’’ Yezata’’ kelimesinden geldiği söylenıyor.

EZİDİLKTE

inanış  benim bilgim tüm varlıkları  kuşatır. Benim varlığım benden gelir. Benim gelişimin nedeni  yine benim diyor. 12.Yüzyılda  Yezidi inanışını yeni dizyan etmeye çalışan Suriye kökenli Emevi olduğu söylenen ünlü  Şeyh Adi Bın Mısahf, bazı politik Ezidi aydınları Şeyh Adi Bin Mıshaf, Arapların  Zerdüşt dinine mensup olan Ezidileri yollarından saptırmak için gönderildği  idiea edenler var. Hatta Meleke Tavusu da bu şahsın görevlendirdiğini  söylenir.

Bu gayretler içinde yeni bir inanç ve kültürel birliktelik sağlamaya çalışsada, Osmanlı 1877 gazabına Ezidiler birlikleri dağıtılır. Ezidi inanışında, tanrı dünyanın koruyucusu değil, sadece yaratacısıdır. O faal değildir ve dünya ile ilgilenmemektedir. Tanrının ikinci  kişiliği olan Meleke tavustur. İnanışa göre Tanrı Ademi yaratıktan sonra bütün meleklerin Ademe secde etmelerini emreder. Ancak Meleke Tavus tanrıdan başkasına secde  etmiyeceğini çünkü  kendisi ateşten, Ademin topraktan yaratıldığını,  güneşin Ezidilikte kutsalık arz ettiğini söyler. Tanrıya aracısız olarak gidilebileceğini inanır.   

 ŞEYTANA  TAPIYORLAR İDİASI ?

Yahudılık, Hırıstiyanlık ve İslamda da yoldan çıktığı ve kötülüğün simgesi olduğuna inanılan İblis, şeytan olarak işaret edilerken, Yezidilikte şeytan adlı meleğin, kutsal ve iyi bir melek olduğuna inanılır. Semavi dinlerle zıtlıkları en çok bu noktadadır. Ve bir çoğu Şeyh Hadiyi vahi kurtarıcı olduğu kabul edilir.

MELEKLERİN EN  YÜCESİ  MELEKE  TAVUS

Asıl adı Azazel. Azezel olan Meleke Tavus ise Şeytan olarak değil, Allahın doğruyu, yanlışı göstermek için bir elçi olarak gönderildiği kabul ediliyor. Bu yüzden şeytan adını telafüz etmek mukaddes olduğundan haramdır. Hiç kullanmazlar. Peki bunlar, Şeytana tapıyor algısını, sırtlarında mühürleyenler kimlerdir ?

Bunun bir tarihsel, yanı yokmu ? Halife  Ömer çıkardığı  fetvalar ile  Müsülman olmayanları iki gruba  ayırmaktaydı. Ehli  kitap; Yahudiler Hiristiyanlar ve Müslümanlar ehli kitap. Olmayanlar, Putperesler ve dinsizler olarak gösterildiler. Ehli kitap olanları koruma amaçlı islami şemsiyesi altında  haraç ve cize vermeye tabii tutular. Semavi dinler dışında kalanları; Ezidileri sapkın, münafık rafızi olarak  tanımlıyordu . Bu algı İslam coğrafyasında  yaygınlaşıp kanun gibi bir hüküm olunca  yukarda  Ezidiler için yürütülen mantık bölgede tartışmasız kabul ediliyordu. Ezidiler Osmanlıdan bu yana bu Ezidi'nin başına gelen şeyler bir tesadüf değildi. Yaklaşık olarak 500 yıldır aynı zhniyet Ezidilerin kökenini İslam coğrafyasından kazıp, atmak isteniyordu. Bu şeytan laftalanması işin ön ayağıdır.

er  için Meleke Tavus,ateşten olma Şeytan, yedi meleğin en yücesi Ademe değil, sadece Allaha secd etmeyi kabul etmişti. Kitaplar; Mushafa Raş Kitabe Cilve adlı iki kitabı bulunuyor. Bu kitaplarda Meleke Tavusun ezeli oluşu, her şeyin onun denetiminde olduğu ifade edillir.Tek tanrı inancı vurgulamakla birlikte, Peygamberlik inancı yoktur. Yezidilikte diğer illahi dinler de olduğu gibi ,Peygamberlik inanışı sistemi yoktur. Bazı tarihçiler ezidilerin islam dini ile fazla ilgilenmedikleri, Hiristiyanlıkla mesafeli olmadıkları, Hırıstıyanlıkta vaftiz ve kurtarıcı Mesihin yeniden doğacağı inancına inanıyorlar. Yahudilikten, sünnet, Alevilikte  ahret kardeşliği (bıraye) ahreti olsa da ezidilik hiç bir felsefenin kolu ya da devamı  değildır. Eski inançları Zerdüşlük ve bölgede  etkilenerek karma ve elektik akrabalıklar ortaya çıktığı  söylenir .

  

EZİDİLER  TÜRKİYEDE  NEREDE YAŞAR

Türkiye genelinde 1000 kişinin altında olduğu yazılıp, çiziliyor belkide bu sayı daha da az. Diyarbakır, Batman, Viranşehir, Midyat ve İdil  sınırları içinde İnsansız Kiweğ Köyü bulunuyor. Kiveğ'liler Ezidi kültürünü ayakta tutmaya çalışılıyordu. Günde iki sefer Güneşe dönerek ibadet edilılirdi. Güneşin bir simge olduklarına inanıyorlar ateşe kutsuyorlardı. Ateşin dunyanın bütün elementlerini yok edebilecek güçte olduğunu,tanrının eseri olduğuna inanılıyordu. Bana göre ezidilerin en ilginç  yönü diğer diğer milletleri, dinleri aşağılaşmaya dönüşmüyor. Bu kafirdir o gavurdur ötekileşmesi yok. Fetvalar üzerinde kurulmamış cennete o kadar bu kadar mükafat verilecek denilmiyor.

Dini bir korku merkezine dönüştürmüyor. Her şeye gücü yetenbir iyi tanrı üzerine kurulmuş. Dünyayayı aracısız bir Tanrı üzerinde şekilendirmiş. Kiweğ  köyün merkezinde yedi kutsal olan meleklerin anıtları mevcut, orta yerde duran koca yaşlı bir ağaç  niyet üzerine dallarında duran renge renk kumaş parçaları, Metalları Dare mura-da .ziyaretçiler, köyün kızları, erkekleri bu darre murade ağacından dileklerini isteklerini fısıldarlar. Başka bir din mensubu ile evlenmeleri yasaktır. Balık, Marul yemezler...Bir sır gibi saklanan Ezidilik , Kiweğ'te " Em nawe me Yezdane em Ezidine " binlerce senedir bölgede yaşayarak hayatlarını sürsürmüşler. İdil'e 36 km uzaklıkta olmalarına rağmen, kültürlerini ve inançlarının çoğunu bilmiyorduk. Hiristiyani, Müsülmanı, bu antik olan milleti şeytana tapıyorlar,

Müswedesi ile ötekileştirmiş  görünmez bir hale getirmiştirlerdi. Türkiye'de Ezidiler, ortamlara uyum sağlamak için kendi benliklerinden, ödün veren bir yapıdadırlar. Kendine ait olmayan hayatı kabullenmek zorunluğu, ramazan orucunu tutmasına rağmen çevre baskısından,

Midyat çarşılarında gün boyu susuz yemeksiz dolaşmak zorunluğunda kalarak, İslam anlayışı ile örtülmüş Ezidi inancı zindanlarda  mahpustur. Bölgemizde hakim olan anlayış, teşhir ve baskı  silsilesi bu kadim topluluğu sindirme, kızını kaçırma islamlaştırma amacı gütmüştür. Ezidiler sapkın kötülük, meleği  olan Meleke Tavusa, Şeytana tapanlar  munafık, rafızi olarak algılıyan hafıza, Ezidiyi,nefes alamama duruma getirmiştirler.

Yılana sarılma, mecarlara atlama  hevesiyle, Avrupa yollarına düşmüşlerdir. Kiweğ Ezidi tarihçilerin sözlü anlatımları bu köyün binlerce sene evelinde,  üç kardeş Sımo, Muso, Şenro tarafından kurulmuş. Köy  8 hane ile yaşama başlarken zamanla150 hane kadar ulaştı. Köylüler,1980l ere kadar zorluklarla  boğuşarak var olma mücadelesini  vererek kendine bir yol açmaya çalışmışlar. Yüz yıllardır kendini, Ezidi olarak tanıtan halka saygı duyulmamıştır.

Ezidi denmiş,hatta coğu zaman sindirmeye sindirilmiş.  En tuhafı ise bu cemaatın bilinen  (uydurulan) tüm özellikleri  ezidi olmayanlar tarafından belirlenmiş ve adlarılmıştır. Etrafın ve çarşı baskısı yetmiyomuş gibi  Ezidilerin nüfüs cüzdanlarında din kısmında ‘’bilinmeyen’’ yazmakta  veya  çarpı işareti XXX bulunmaktadır. Bütün bu  duyumları tasdikleme adına  çok değerli şahsiyet uzun zamandır Avrupa Ezidiler kuruluşlarında hizmet etmiş, iki önemli şahsiyet sahipleri Ğelefe Hese, Kerime Halil  ile defalarca saatlarca telfonlaşarak bilgi alış  verişi yaptım. Ben sustum, onlar anlattı. İki farklı yaş grubu bu şahsiyetleri hayrete düşüren, bir okadar da, sevindiren  bir Süryani'nin Ezidiliğe ilgi duyması oluyordu.Alışık olunmayan, ama bir okadar da sevindirici takdir edici buluyorlardı. 75 yaşında olan, amo dediğim Ğalefe Hese'ye  Süryani idilinde unutamadği her hangi bir anısının olup olmadığını sordum. Türkçesi çok ama çok az oluşu itibarı İle   aramızda kürtçe ile sohbet ediyorduk.

Kürtçe konuşmama 10 numara veriyordu. Amca bize bu kütçeyi zorla öğretiler diyerek şakasını yaparken, amca zorda olsa iyi olmuş diyerek güzel bir cevap verdi. Fena olmamış birazi  lahdo derken  ikimiz gülmekten kırılıyorduk. Seet xweş diyordu. Amca anlat şu idil ile anılarını bizi meraklandırdın dedim. Amca anlatmaya başladı."Ben henüz çocuk yaştaydım. Dedelerimiz, babalarımız İdil çarşısına severek gidiyorlardı. Ahbapları, Kirivleri vardı. Devrin Muhtarı Hanna Hırdo Bayru Arkadaşımız olan Sleman Bayrunun amca zadeleriydiler. İşlettiği dukkan bizlerin ilk durak yerleri idi. Gerek İdil Süryanileri, gerek Midyat Süryanileri ile yaptığımız alış veriş kardeşlik hukuku ile yürüyordu. Her iki çarşıya çok severek gidiyorduk. Kiweğ köyünün etraf basıkısını  burada unutuyor  nefes alıyorduk. Hiristiyanlar arasında kendimizi  güvenli rahat öz güvenimiz  artarak Kiweğe geri dönüyorlardı.

Lahdo Sağ " Ğalef amca buyüklerimden duyduğum kadarıyla nüfüs cuzdanlarınızda dini  ibaresinde bilinmeyen  yazılıyordu. Bu gün için de yazılıyor mu? 

Galef Amca: "Valahi Lahdo, bugün bütün Türkiye'de ben 100 diyeyim, sen 200 ikiyüz kişi de nedir ki? Nüfüs cüzdanlarına XXX koymuşlar, koymamışlar ise hepsi boş bırakmışlar. Bizim zamanımızda iks konuluyordu." Lahdo " Yani amca benim bilgim doğrumu? " Ğalef " Vallahi wıloye bırazi. Baksana islam coğrafyasında herkes kim daha evel bizi öldürme yarışına girmiş. Her şey ortada açık. Başta Almanya olmak üzere Avrupa kapıları bize  açmasaydı. Bu gün Ezidi bir varmış bir yokmuş olurdu. Allah onlardan bin kere razı olsun." Dedi Bize çok değerli bilgiler verdi bazılarını yazıyoruz, bazılarını yazamıyoruz.

Değerli amcamız Ğelefe Haseye sıhatlar diliyoruz. Bir ziyaret sözümüz var. Kerime Halil çok daha genç Ezidilerle ilgili bilgi donımı beni şaşırtı. Almanya'da doğmuş Ezidi milletinden, Hukukçu, entelektüvel düzeyde bir insan. İnsanlarla çalışmalarını dinlerken, kendisi de bize informatık olarak büyük katkı sağladı. Teşekürler  Kerime  Hallil bu ik değerli şahsiyeleri dinlerken  özet olarak:

 Bir ilan vermem imkanı olsaydı, bir milletin kayıp halkları ilanı olurdu. Ermeni, Rum, Süryani, Ezidi aranıyor  kayıptır derdim.

Yaz aylarında Avrupa'nın dört bir yanından gelen Kıweğ Ezidileri, köyün içinde dolaşırken köyün ürperten görünümü oldukça  kahır verici oluyor. Dünyanın dört bir tarafına dağılan, yazılan hikayeleri  keşfetmeye, Tarihin üstü kapatılmaya çalışılan sayfalarının bastırmaya acıların geri dönüp, kendilerini nasıl etkilediğini anlatır. Kiweğin boş sokakları.ailelerinin eksik kalmış parçalarını bulmaya çalışırlar. Bu topraklarda binlerce kez tekrarlanan acılı, kanlı, bir sırın kara kutusunu açmaya cüret etmeden  ayrılıyorlar.

Yaz aylarında Avrupa'dan gelenler köyün ürperten görünümü oldukça etkileyici, kahır verici bütün bu geçmişe geçen geçmiştır. Ben şahsen diyemiyorum,  ezeni affetmek ezillene, hakaret’ tir benim mantığım, köyün güncel olarak kullanılan tek kısım mezarlıktır. Dıyasporada  ölenlerin naaşını, cenazelerini buralara getiriyorlar. Bu onlarda gelenektir. Ezidiler orta doğunun en çileli halkıdır. Binlerce yıldır yaşadığı topraklarda bir yabancıya dönüştüren yaşantıyı, cehenneme ceviren bölgemizdeki Arap Emevi anlayışıdır. Bütün oyunları kurran  ve kırandır. Bir millet sayılmadığı zamann yok sayıldığında, bir toplumda kendini dinini  nasıl var edeblir ki ? Geniş bir toplumun anlayışın dışında kalan Ezidiler için ayakta kalabilmenin çok zor olduğunu  görebiliriz. Müsülmanlar dini 10 dakika bir kenara bırakıp, her şeye uzaktan bakabilse, bir başkasının yerine geçerek düşünmeyi bir denese, karşısındakini  anlayabilse  çok şeylerin değişeceğine inanıyorum. Yok bu yapımıyacaksa  biz hoş görü kapısıyız söylemleri lak lak tan öte bir faydası olmaz. Bizde ere " lo lo’’ deyip  geçeriz. Başka bir yazıda buluşuncaya kadar bakalım,

Şair  İmed Kekoloyan  ne diyor ?

Em şak ij nawe ezdanın, em ezidine. Dıl pakejın u dırresten.

Em  ru spine. lı çiroke fermane de  em ye peşine.

Li daroke zalıme de nawe me nine.  

Her du çexve kör bın  key hun nızenın  em ezidine.

Bizler ezdan tohumundan gelen ezidiyiz, kafiliyiz, temiz yürekli ak yüzlüyüz.

Fermanlarda, katlimda  önlerde itileniz, zalimlerin yanında bir hiç olanız.

İki gözünüz kör olasılar, görün bizi bizler Ezidiyiz.                     

            

Bilgi kaynakları

Ahmet Gökçen ezidiler,

Christine allıson yezidi sözlü tarihi ,

Murathan Mungan  Mahmude Ezidi .

 Lahdo sağ

                     

YORUM EKLE
YORUMLAR
Semir
Semir - 2 yıl Önce

Lahdoyu hep severek takip ediyoruz