Okumak ne kadar güzel bir eylem olsa, yazmak da o kadar erdemli bir eylemdir.Yazmak bir sanat olduğu gibi hayatın vazgeçilmezidir de.Tarihler,hepimizin bildiği gibi yazıyla yazılmış,yazıyla bu güne taşınmıştır.Yazısız bir yaşam düşünülemez, yazı hayatın en önemli parçası haline gelmiş.
Yazı,Sümerlerin yazıyı bulduğu tarihten önce kullanılıyor muydu ,var mıydı? kimseler bilmez.Yazma sanatı Sümerlerin yazıyı bulduğundan beri kendini yenilerek bu gününkü mükemmel seviyeye ulaşmıştır.Tabii ilk yazılan yazılar ile sonra yazılan hiç bir zaman aynı olmamıştır,olmaz da.Tıpkı yeni bir yazarın ilk yazdığı ve yazarlığının dönüm noktasındaki yazdığı yazı kadar aşikar bir fark var arada.Yazıyı bulan ve ilk yazanların zorluklarını düşünmek bile istemiyorum.Çivilerle taşlar üzerine yazılan yazıların zorluklarını siz düşünün. Bir harfı ya da bir kelimeyi yazmak için belki haftalarca hata aylarca uğraşmışlar.Ona rağmen vazgeçmeyip yazma sanatını insanlıkla tanıştıran dahilere ne kadar teşekkür etsek bile azdır.
Yazmak ilk önceleri bu kadar zorken şimdi bu kadar rahatlıkla yaza bildiğimiz halde neden yazıp okumuyoruz? Ya da bu kadar kolay kitaplara ulaşa bilirken neden bunu değerlendirmiyoruz? Bunun bir çok nedenleri var ama ben bunu rahat bilgiye ulaşmaya bağlıyorum.Eskiler bir kitabı okurken her cümlesini ezberliyorlarmış.Ama bizler nede olsa başka zaman da okuma şansım var diyerek umursamıyoruz.Kalitenin bu kadar düşük kalmanın en önemli sebebi de budur...Okuma kalitesi düşünce haliyle yazma kalitesi de düşmüş diye düşünüyorum.Haksızlık payı varsa da haklı taraf daha ağır basıyor bana göre.
Kitapların devasa bilgilerini ve öğretici yanını mum ışığında ,lambanın loş ışığında yazan yazarlara borçluyuz.
Abdulsamed İLGİN
Güncelleme Tarihi: 01 Kasım 2021, 23:23