Sedat Erkuş arkadaşımız, talebedir, aslen Cizrelidir. Hikmet kardeşimin yakın arkadaşıdır. Hezach’ta ki dükkana devamlı gelip gitmektedir.
Sedat çok titiz, dakiktir. Aynaya dayanamayanlardandır. Aynaya bakar saçını tarar, giyimini kontrol eder. Yakışanı önemser. Zamanın pop müziğini takip eder. En çok ta İlhan İremi dinler.
Sedat dışarda bu kadar rahat dikkat çekerken, ev içinde pek rahat sayılmazdı. Babası Addo Kıncık Amca ile araları limoni yıldızları barışmamaktaydı. Anne’den yana şanslıydı. Annesi Minire Teyzem her anne gibi oda Sedata düşkündü.
Yazın, tağt üzerinde damda uzun uzun uyumasına ses çıkarmazdı. Sevdiğin çocuğa bu bir lütüfdü.
Babası Abdo Amca Adliye’de memur idi. Ailenin geçimi ile uğraşmaktaydı. Günlerden bir gün, erken den çarşıya çıkar. Ekmek, Domates, Şeker … bütçeye göre el filesini doldurduktan sonra evinin yolunu tutar.
Kapının önüne gelince bir gözünü dama çevirerek, Sedatın damada hala mışıl mışıl uyuduğunu görünce, kafatası atar sinirlenir. Sokağın duyacağı bir ses tonuyla , Sedata atfen ‘‘ Muhendis, muhendis rabe (kalk) İşçiler seni bekliyor. De haydi.“ Bunu duyan komşular, yahu Sadet ne zaman muhendis olmuş, diye gülmekten kendilerini alamazlar.
HER TELDEN NÜKTELER
Ülkenin, bölgenin gündemi her gün değişiyor. Etraf, cebinizdeki bozuk para misali çalkalanıyor. Bütün bu yoğun gündem arasında, insanın gündemi, güncel yakalayıp, iki kıçı kırık satıra, dem vurması kolay olmuyor.
T.C dünyadaki bütün yeniliklere, hak ve özgürlüklere direniyor. Ama nereye kadar ? Rahmetli Şemun Pitris Almanya’da, tedavi maksadıyla hastaneye yatmak zorundaydı. Bizde, rahmetliyi o zamanlar hastanede ziyaret etmiştik. Ziyaret esnasında, hal hatırdan sonra Şemun amca, hemen konuya girdi. “ Burada bazı sıkıntılar yaşıyorum” diyordu. Şemun dayıya, nedir bunlar? Diye sorduğumda, Şemun dayı “Bu yaşa geldim, bugüne dek, hiç kimse benim vücudumu görmedi. Buradaki hemşire, tutturmuş bana diyor ki “ Kıçını aç, sana bir igne yapmak zorundayım. Ben bu yatakta ölsemde kıçımı hemşire göremez dedim.İşin içinden çıkmaya çalışıyordum.” Bir müddet direndi, ama sonunda pes edip hemşireye teslim oldu. Değil kıçını, donunu bile çıkarmak zorunda kaldı.
Biraz belki kaba oldu ama anlaşılması açısından, Türkiye’nin durumu da böyle bir şey, bu olaya benziyor Kirve.
Anlayacağınız, bu köprülerin altında daha çok sular akacak.
Gelin bu atmosfer kapalım, hayata biraz daha neşe katalım, dalga, matrak, geçelim.
Bilmem ne dersiniz?
Senınle gurur duyuyoruz
Daıma başın dık dursun
Yüreğıne ellerıne kalemıne sağlık bın yaşa abe