İdil’in Kahramanlarını gördüm Bayramlarını kutladım

İdil’in Kahramanları

Lahdo Sineması’nda izlediğimiz filmler, sosyal hayatımızı şekillendirirdi. Filmlerden öğrendiğimiz söylem ve repliklerle, hayatın içindeki olaylara sinemanın bize kattıklarıyla cevap verirdik. “İki dükkan bir çarşı, İdil İdil” sloganını Cizreliler bahşetti bize. Özellikle İdilspor ile Cizrespor karşılaştığında, Cizrespor taraftarları bu sloganı tempo tutarak söyler, İdillileri küçümserlerdi. Ama çok güzel hareketlerdi.

İdil’de yapılan seçimlerde hiçbir zaman sol kesim belediye başkanlığını kazanmadı. Ama İdil’in yüzde yetmişi solcuydu. Elektrikler kesildiğinde, Abud Amca ile ilişkilendirerek küfrettiğimiz anlar vardı. Sanki küfür, elektriğin geri geleceğinin bir şifresiydi ve büyük keyif alarak söylerdik. Ramazan ayında, Abdullahe Esmere amcanın iftar için topu ateşlediği anda kulaklarımızı kapatarak patlama anını beklerdik. Patlamadan sonra havadan düşen bez parçalarını toplar, barut kokusunu koklardık.

Besna Teyze’nin esnaf duruşuyla kazandığı saygınlık, Mele Xızo ile kurduğu diyaloglar, çarşıyı çok eğlenceli hale getirirdi. Salihe Bafeyi’nin iftardan sonra bedava dağıttığı limonlar buz kalıplarında soğurken, akşam namazından çıkanlar onları keyifle içerdi. Abdurrahman Din’in küfür etmesi için takılan İdilliler, çarşıda kahkahaların göğe yükselmesini sağlardı. O felsefi söylemi hâlâ trend: “Ez ve rebene deynm ser ve rebene.” Şimdi bile Kürdologlar bu cümleyi çözemez.

Seyit Bedio’nun simsarlık işinden çıkan ilginç diyaloglar, “Ğırabe rapen, Firfelle, Hacı Kesen, Delave kasre” diyerek İdil’in ulaşım güzergâhlarını anlatırken sergilediği güzel davranışlar, bize hiç görmediğimiz köyleri sevdirmişti. Yakup Dişçi, vatandaşların dişlerini bedava tedavi ederek gönüllerde taht kurmuştu. Müslümanlar ve Hristiyanlar birlikte yaşarken, bu etkileşim sosyal hayatta birçok güzel hareketin sergilenmesini sağlıyordu.

Sinema afişleri dolaştırılırken, Arzu Okay’ın bikiniyle olduğu resimlerde göğsünü ve belini ayakkabı boyasıyla kapatmak zorunda kalmak, içimizdeki şehveti nasıl baskıladığımızı gösteriyordu. Ağustos sıcağında çarşı merkezinde buz kilo ile satılırken, o zorluğun ve zahmetin ne demek olduğunu iyi bilirdik.

Rızko Amso’nun kahvesinde, Samo Bebe iki bira içtikten sonra “Ceketim kaldı” türküsünü Sılo Kürdi’nin dükkânında söylediğinde, nağmeleri İdil semalarında yankılanırdı. Dükkânın kapısında toplanıp bu güzel sesi dinlerdik. İdil’in bol yıldızlı gecelerinde kurulan çilingir sofralarında, Hediya Hanım erkeklerin gözlerinin içine bakarak hem içkisini içer, hem stran söylerdi. Onun bu duruşu, dengbêjliğin İdil’de nasıl bir noktaya ulaştığını gösteriyordu.

Gece hayatına renk katan insanlar, Melke Bahçesi’nde, sohbet evlerinde bir araya gelip gönüllerince eğlenirdi. Merhum Ebuzey Çevrim, iki metrelik boyuyla ortada; sağında, solunda kısa boylu Salihe, H. Yusufe ve Leyla ile çarşıda volta attığında, bu görüntü akşam sohbetlerinde insanlar gülerek anlatırlardı.

Şerifoye Ğırabşerifi’nin Êzîdîlerden kaçırdığı kızı, Kirive Samo’nun evine getirmesi, Süryanilerin ne kadar güvenli bir liman olduğunu gösteriyordu. Ama aylar sonra Şerifo, akşam eve dönerken pusuya düşürüldü ve Êzîdîler tarafından öldürüldü. O an, İdil’in en ürkütücü olaylarından biri olarak hafızalara kazındı.

İbrahim Bulduk, kendi terzi dükkânında diktiği elbiseleri giyerek, arkadaşlarıyla çarşıdan Siktir Mahallesi’ne kadar yürür, hem kıyafetlerini sergiler, hem bize moda zevkini sunardı. Merhum Beşir Yalçın abinin Fenerbahçe hayranlığı, derbi maçlarında sergilediği hareketlerle maçın bile önüne geçerdi.

Müslüman büyüklerimiz bizlere, “Göçer misiniz, yoksa Müslüman mısınız?” diye sorardı. “Biz göçeriz” dediğimizde, gülerek bize bakarlardı. Yıllar sonra bu sorunun ne anlama geldiğini ancak anlayabildik. Hana Kadore’nin alkolik hali, bizi alkolden uzak tutarken, onun güzel hareketleri hafızamızda yer etti.

Bafelilere “Gundir,” Ğıraprepinilere “Jaji,” Göçerlere “Sirik,” Süryanilere “Fılah” diyerek insanları ötekileştirenler olurdu ama verilen tepkiler, bu anları bile tatlı hale getirirdi. Simsar Dino’nun küfür etmesi için ona ilişenler, İdil çarşısının ne kadar renkli bir yer olduğunu bizlere her gün hatırlatırdı.

Sosyal hayatın renkli kulvarında, hayatın dişleri arasında fenomenleşen insanlarımız, İdil’in kahramanları oldular. İnsanlar, İdil’i bu kahramanlarla tanıdı. Çarşıda, siyaset sahnesinde, esnaflıkta, toplumsal ilişkilerde, bürokraside, aşiret yapısında; ne zaman bir gelişme olsa, bu insanlardan biri mutlaka kahraman olarak karşımıza çıkardı. Biz, onların yarattığı bu dünyada çok mutluyduk. Onlar, hiç ölmeyecekmiş gibi hayatımızdaydılar ve biz onlara uzun uzun, anlamlı bakışlarla bakardık.

Ama zaman geçti. İdil, onların sergilediği güzel davranışlar sayesinde sevildi, gelişti, birçok değer kazandı, bazılarını da kaybetti.

Babamın ve aile mensuplarımın mezarını ziyaret ederken, bu yüce insanların mezarlarını da gördüm. İsimlerini taşlara kazınmış görünce, “Hey gidi dünya…” dedim. Ölmeyen bir Allah’tı. Oysa hiç ölmeyecekmiş gibi baktığımız o insanlar çoktan hayata veda etmişti.

Şêğ Hesen Mezarlığı, sanki küçük bir belde kadar kalabalıktı. Kimleri görmedim ki… Abdurrahman Abay, Ebuzeyt Çevrim, PTT Müdürü Abdurrahim Tanrıverdi, Hacı Adıbelli, Yusuf Eren, H. Şükrü Demir, H. Abdul Celil Aslan, Abdurrahman Oske, Dino, Abdülaziz Arçelik, Mele Emin, Şevki Çevrim, Perihan Binici, H. Mehmet Toptik, M. Ömer Çağlı, Salihe Bafeyi, Rektör M. Nuri Nas, Şehmus Kaplan, Mahsum Sönmeztürk, H. Sait Evsen, Beşir Yalçın…Şeğ Hesen bize kötülükler olmasın diye muska yapardı. Şeğ Hasan hasta Çocuklar  iyileşsin diye muska yapardı. H.Halef bulduk, Mele Hüseyin evsen, Mehmet Çevrim, H.Ramazan Nas,Seyit Bedio, Seyite Salihe Banda, Hasan Ariz, Mehmed'e Remo, Şakir Ece, Mehmet Elçioğlu ile birlikte nicelerinin mezarını gördüm.

Mezar taşlarında isimlerini tek tek okudum. Anılar gözümde canlandı. İyi ki mezarlık varmış, dedim içimden. Günlük hayatın yoğunluğunda aklımıza gelmeyen insanlar, burada, bu sessiz şehirde bir aradaydı.

Bayram vesilesiyle gerçekleştirdiğim bu ziyareti sizinle paylaşmak istedim. Siz de mutlaka ziyaret edin. Çok yararı var, çok duygulu anlar yaşayacaksınız.

Ruhlarına Fatiha okudum. Bayramlarını kutladım.

YORUM EKLE
YORUMLAR
M.emin bozkuş
M.emin bozkuş - 3 gün Önce

Abdurrahman bir birinden bağlantısız bir yazı yazmış. Birbiriyle bağlantılı bir yazı yazmış. Haydaa dersiniz inan öyle. Ben karar veremedim. Mahsum Sonmezturk'un mezarının idil'de olduğunu bilmiyordum. Mekanı cennet olsun. Elbette idil'in mozatigini yazmış Abdurrahman. Ama bazı yerlerde acaip bir cesaretle yazmış. Örneğin cinselliğin evlilikten ibaret olmayışı vb.gibi. Cesaret isteyen mevzular. Yani anlayacağın ben mutahayyir kaldım. Yazıyı çözemedim. Neyse bir daha okuyayım.

Halef NAS
Halef NAS - 3 gün Önce

Abdurrahman Bey kalemine sağlık. Sabah namazından sonra bende mezarlık ziyaretine gittim. Bahsettiğiniz o hınca hınç kalabalığa şahit oldum. Bayram namazından çıkan tüm İdillilerin ilk işi mezarlık ziyareti oldu.

Doc. Dr. Gulin Idil Sonmezturk
Doc. Dr. Gulin Idil Sonmezturk - 3 gün Önce

Babam Masum Sonmezturk'un mezari Idil'de olmasa da, O tum Idillilerin yureginde. Ben de bir Idilli olarak Onunla gurur duyuyorum. Idil'e olab sevgisiyle bana verdigi Idil ismini gururla tasiyorum. Mekani cennet olsun, nurlar icinde uyusun.

Doç. Dr. Gulin Idil Sönmeztürk
Doç. Dr. Gulin Idil Sönmeztürk - 3 gün Önce

Babam rahmetli Masum Sonmezturk'un mezari Istanbul'da ama O Idil'deki herkesin yüreğinde. Unutulmadigi icin cok teşekkür ediyoruz. Onun emekleri ile herzaman gururlaniyoruz. Mekani cennet olsun, nurlar icinde uyusun. Kabri cennet bahcesi olsun. Idil'e sevgisinden dolayi bana verdigi Idil ismini gururla tasiyorum. Tum Idil halkinin Ramazan Bayrami mubarek olsun.

Selahattin Oğrak
Selahattin Oğrak - 3 gün Önce

İdealdeki tanadık tanamadık ölmüşlerimizin ruhları şad mekanları cennet olsun inşAllah senede çok teşekkür ederim geçmişe tanıklık yaptığın için emeyiğine sağlık

Mehmet Emir Matyar
Mehmet Emir Matyar - 3 gün Önce

Abdurrahman hocam elinize sağlık.karmasik ve tirsik bir biyografi ve idilin değerlerini degerlilerini çok güzel tasvir edislerin birazcikda olsun.her ne kadar İdil merkezli olmazsakda en az merkezliler kadar değer verdiğimiz anıları yazmanız açısından mutesekirim eline sağlık tekrardan o eski Sirke kica.jajiye xiraberipin ve kundire bafeden bı daha nasip olur mu bilmem ama gerçekten özledim bütün İdil ve idillilerin mübarek ramazan bayramını senin yazdığın yazı vesilesiyle canı gönülden kutlarım

Yusuf
Yusuf - 3 gün Önce

Babat

Yusuf
Yusuf - 3 gün Önce

Babat