Halepçe
o günlerdi
yine bir sabırsızlık
yine bir heyecan
ve gökten gelen
bir felaket
sardı ortalığı
Süleymaniye'ye bağlı
Halepçe,
Duceyde
ve Inap kasabalarında
Kara bir lekedir
insanlık tarihinde Halepçe
Iste
o günlerdi,
Hardal
Tabun
ve
Sarin yağıyordu
yaralı halkımın üzerine
Bir kez daha
vuruldu yüreklerimiz
Ne barış havarileri
ne de BM`den
çıt yok
üç bilmezler oynanıyor.
Gözler kör,
kulaklar sağır,
beyinler durgun.
Iste o günlerdi
melekler bırakmışlardı
kan emici canavarlara yerlerini.
Gafil avlandım.
Israfil
kavalını deniyordu üstümde,
can almaya gelmisti Azrail
yanıyordu ortalık,
yanıyordu yüreğim.
Vuruldum
nah şuramdan,
vuruldu
çünkü Halepçe.
Iste
o günlerdi,
genç kızların,
delikanlıların
sevda türküleri oldu.
Ateşin kaynağı güneşle buluştu,
benliğimde
daha da gürlesti
Newroz ateşiyle
Halepçe.
Iste
o günlerdi,
alaca karanlık,
kurşuni bulutlar çöküyor ufuklara,
matemi dökülüyor güneşin,
son ışıklarını sunuyor geceye,
suskun
kızıl bulut kümeleri arasından
solan ufuklara dalmış
ağıtlar yükseliyor gökyüzüne.
Iste
o günlerdi
asma bahçelerinde Babil`in ,
ağıtlar çığlığa dönüşüyor.
Ortalık kızgın,
yangın külleri dökülüyordu bulutlardan
ortalık
kapkara
dumanlar arasında
kavrulmus,
kıpırtısız,
donuk yüzleriyle insan cesetleri.
Yürekleri tutuşmuş,
bedenler alevlerle kaplı.
Kan ağlıyordu gülistanım,
kan ağlıyordu ülkem.
En dayanılmazına acıların
alışılabilinir mi?
Iste
o günlerdi,
tomurcuk açımında ilkbaharın.
Ölümle buluştu Halepçe,
silip süpürüyordu lavlarıyla
çevresini kimyasal gazlar.
Nasır bağlamıştı yüreği anaların,
ulaşmaya çalışıyorlardı çocuklarına,
tırnaklarıyla kazarak
ölüm tabakasını.
Iste
o günlerdi,
yaşam savaşı veriyordu
hala binlerce insan
taşlaşan bataklıkta.
Birsey bırakmıyordu insanda
sinir sistemi diye
trajedinin böylesi,
kulakları dolduruyordu yükselen iniltiler,
sürekli çalıyordu
cenaze marşı Schopen'in,
tüm gazabını kustuğu halde
insafa gelmis değil.
Için için titriyor,
sarsılıyor
ve dumanlar püskürtüyor hafiften,
sanki
her an patlayacakmış gibi
yeniden.
Abdulkerim Savaş
Güzel ...:)