Kategoriler

İdil'in tanıdık sesleri ve İnsanları

İdil sabaha uyandığında, taş sokaklarından yükselen tanıdık sesler bir kez daha kentin ruhunu canlandırıyordu. Güneydoğu Kırtasiye’nin az aşağısından yankılanan neşeli bir çağrı herkesi gülümsetirdi:

“Cizreee! Hadi Cizreee!”

Bu çağrı, yıllardır ilçenin sabah ritüellerinden biriydi. İnsanlar çarşıda işlerine giderken ya da dükkânlarını açarken bu sesi duyduklarında, günün başladığını hissederdi. Ve bu sese, midibüsün üstüne bağlanan, kurtulmak için çırpınan kuzunun ince ve boğuk sesi de eşlik ederdi.

Lale Ekmek Fırını’ndan yükselen tırnaklı pidelerin mis gibi kokusu, taş döşeli sokakların arasına karışıyor, sabahın serinliğinde her köşeyi sarıyordu. Mehmet ustanın  ince işçiliğiyle pişen pidelerin üstündeki susamlar hafifçe kızarıyordu. O koku, aç olanı tok gibi hissettiren, tok olanıysa yeniden acıktıran bir sihirdi adeta. Halilalı dostum Ruknettin, sıcak pideleri taş fırından çıkarırken Mehmet usta, gelen müşterilerle kısa sohbetler etmeyi ihmal etmiyordu.

Seyde Banda Amca, küçük dükkânında usul usul Kur’an-ı Kerim okuyor, sesi dükkânın dışına, taş duvarlara çarpıp yankılanıyordu. O, dükkânında yıllardır aynı huzurla oturur, gelen geçenin selamına başıyla karşılık verirdi. Onun sesi, çarşı esnafına bir sükûnet getirirdi.

Berber Erdem’in sahibi Selim Amca, dükkânının kepenklerini yavaşça yukarı doğru aralıyordu. Çalışkan elleri, her sabah yaptığı gibi, önce kapının eşiğini süpürdü, sonra da içeri girip eski radyosunu açıp usturalarındaki jiletleri bilerdi. 

Lokantacı Sefer Amca ile onun rakibi Hemede Aşçi Amca, yılların dostluğu ve tatlı çekişmesiyle yine birbirlerine takılıyordu. Her sabah olduğu gibi, esnafın neşesi onlardı. Birbirlerine espriler yaparak, hem müşterileri güldürüyor hem de sohbetin içine herkesi dahil ediyorlardı. Ama öğle yemeği vakti gelince, bu tatlı rekabet bir yana bırakılır, ikisi de köylülerden ikişer bakraç yoğurtlarını alarak dükkânlarına dönerdi.

Hacı Avdla Amca, vitrinine büyük bir özenle “şekre kulo kulo”larını, yani meşhur şekerlemelerini dizmeye başlamıştı. Camekânın arkasında, renk renk parlayan şekerler, dükkânın önünden geçen çocukların iştahını kabartıyordu. Bayram öncesinde buraya gelen anneler, mutlaka bir torba şeker alırdı, çünkü Hacı Avdla’nın şekerleri, sadece tatlı değil, çocukluk anılarının bir parçasıydı.

Mihyeddine Saatçi, eski ama ustaca kullandığı cımbızıyla durmuş, bir saate can vermekteydi. O, yalnızca zamanı değil, şehrin tarihini de onaran bir ustaydı. Hatıralarla dolu saatleri tamir eder, onlara tekrar hayat kazandırırdı. Dükkanına girenler, geçmişin sesini, o saatlerin tik taklarında duyardı. Zamana meydan okuyan, geçmişin izlerini koruyan bir ustaydı. Onun tamir ettiği saatler, sadece zamanı değil, bir dönemin hatıralarını da içinde saklıyordu.

Sabri Amca, İdil Lisesi’nin koridorlarında hep sıcak bir tebessümle dolaşıyor, öğrencilere en samimi haliyle yardım ediyordu. Onun sevgisi, bir ağabey ya da bir baba edasındaydı. Belki de bu yüzden öğrenciler onu bu kadar seviyordu ve sayıyordu.

Ve şehrin biraz dışında, ekin tarlalarında biçerdöverlerin sesi yankılanıyordu. Toprağın bereketine emek katarken tarlaların ucunda makinaların sesi, toprakla olan eski dostluğunun bir işaretiydi. Bir biçerdöverden diğerine geçtiğinde, etrafına bakıp o sonsuz sarı denize gülümserdi sabahattin Demirsoy. Bu topraklar, ekmeğin ve emeğin beşiğiydi.

Gün ilerleyip kendini akşama devrederken, Atakent  Mahallesinin ahşap damlı evinden balık dersinden yeni gerilmiş kemençenin ve dostum Dengbej Fehmi’nin sesinden şu hüzünlü türkü  yankılanıyordu: “ Gurbet elde bir hal geldi başıma. Ağlama gözlerim mevlam kerimdir.” 

İdil’in her köşesinde, her insanında bir hikâye vardı. Bu şehir, tarih boyunca nice sabahlar görmüş, nice seslerle uyanmış, nice dostluklara tanıklık etmişti. Zaman geçtikçe taş sokaklar belki değişti, dükkânlar belki başka isimler aldı, ama o eski günlerin hatıraları, hâlâ rüzgârla beraber sokak aralarında dolaşıyordu.

Cizreee! Hadi Cizreee!

Ve böylece şehir, her sabah olduğu gibi, hatıralarıyla yeniden uyanıyordu.

Yorumlar

Niyazi BİLGİN 5 Gün Önce

Bizleri 1960 yılı ve sonrasına götürdünüz.Yüreğinize sağlık.Allah vefat edenleri af buyursun.Saygı ve sevgi ile.

Alaattin iltaş 5 Gün Önce

Ellerinize sağlık yine bir off çektim eski gunlere

Rıdvan TEK 5 Gün Önce

Bizi çocukluğumuza götürdün hocam. Elinize emeğinize sağlık

Mehmet Şerif Aşkın 5 Gün Önce

Dayı oğlu ilkin Selamün Aleyküm! Başında belirtmeliyim ki çok güzel yazmışsınız. Bahsettiğiniz kişiler dile getirdiğiniz anılar dünkü gibi gözümüzün önünden geçti ve insana huzur veren bir hatırlatma oldu. Kaleminiz güzel şeylerle daim olsun. Selam ve dua ile hayırlı günler!

Çetin abay 5 Gün Önce

Azizoğlu’nu rahmetli abdullaziz I unutmuşsun galiba eline sağlık

Daha Fazla Haber
SİYASET
50 Kez Görüntülendi.
MHP İl teşkilatından İdil'e ziyaret
ŞIRNAK
145 Kez Görüntülendi.
İdil Esnafı küçük sanayi sitesi için toplandı
NEVZETİN KAHVESİNDE GÜNDEM
221 Kez Görüntülendi.
Özyiğit ailesinin acı günü
BÖLGESEL
627 Kez Görüntülendi.
Su dolu kovaya düşen çocuk hayatını kaybetti
EKONOMİ
238 Kez Görüntülendi.
Şırnak'ta araç sayısı ne kadar oldu?
SAĞLIK
133 Kez Görüntülendi.
Her Gebeye bir ebe- Gebe polikliniği açıldı
ŞIRNAK
604 Kez Görüntülendi.
Nehirde aranan kişi Mezarlıkta silahla vurulmuş halde bulundu
SİYASET
187 Kez Görüntülendi.
HÜDAPAR Kürt sorununa İnsani çözüm çalıştayı
NEVZETİN KAHVESİNDE GÜNDEM
236 Kez Görüntülendi.
Yeniden Refah İlçe Başkanı Çay İkram standatını ziyaret etti
SİYASET
156 Kez Görüntülendi.
Yeniden Refah Partisinde kongre heyecanı