Türkan

TÜRKAN
 
​Yıllar önce bu başlık ile bir yazı yazmıştım. Tabi o zaman söz konusu olan kişi Türkan Saylan idi. Biliyorsunuz Türkan Saylan, İdilli gençleri seküler bir hayata alıştırmak için birçok faaliyet gerçekleştirdi. Hatta onun İdil’e gönderdiği Ayşe Yüksel’in adı, bir sokağımıza dahi verildi.
 
​Türkan Saylan’ın İdil’e gönderdiği bayanların isminin önünde “Prof. Dr.” gibi unvanlar vardı. Biz bu unvanların tıp alanında alınmış olduğunu zan ediyorduk. Sonra ben onları İstanbul Lepra Hastanesinde ziyaret ettim. O zaman İdil Kütüphanesine, televizyonlardan oluşan bir İngilizce seti almaya gitmiştim. Ziyaret esnasında bu unvanları sordum. Meğer hepsi hemşirelik alanında alınmış unvanlarmış.
 
​Neyse benim derdim veya bu yazının konusu Türkan Saylan değil. Halihazırda bir Türkan’ımız daha var: Türkan Kayır.
 
​Efendim, ben bu hanımefendiyi hiç tanımam. Sadece halihazırda vefat etmiş olan abisi Şemun Kayır benim sınıf arkadaşımdı. Çok temiz, naif, insan güzeli bir arkadaştı. Türkan Hanım beni sosyal medyada bulmuş ve abisini sormak üzere bana bir mesaj atmıştı. Ben de abisini tanıdığımı, aynı sınıfta okuduğumuzu yazmıştım. Abisinin vefat ettiğini yazınca da çok çok üzülmüştüm. Bu vesile ile tekrar başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
 
​Benim Türkan Kayır ile ilgili tek anekdotum bu. Onun için bu yazıyı tarafsız yazacağımdan emin olabilirsiniz.
 
​Belediye seçimleri yapılacağında Türkan Kayır mı aday oldu da DEM kabul etti ya da DEM’in teklifini mi Türkan Hanım onayladı, bunları bilmiyorum. Fakat her halükârda ortada karşılıklı bir kabullenme var. İdillilere soracak olsalardı, bu bayanın İdilli olduğunu ama İdil’de büyümediğini, dolayısıyla sorunlara daha hâkim bir adayın olması gerektiğini söyleyebilirlerdi. Mesela halen Belediye Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Ekrem Şimşek İdil’in tozunu yutmuş biridir.
 
​Tabi Türkan Hanım Avrupa’da büyümüş ve o kültürü almış biridir. Dolayısıyla kuralcıdır. Yani Avrupa’da bizim gibi kanunları esnetme ya da mevzuatın etrafından dolanarak iş yapma gibi bir durum söz konusu değil. Kural neyse o.
 
​Örneğin bir evraka Türkan Hanım’ın imza atması gerekiyorsa, kim olursa olsun o evraka yetkisiz birinin imza atması kabul edilemez. Resmi dairelerde imza yetkileri bir yönerge ile devredilir. Buna “İmza Yetkileri Yönergesi” denilir. Bu yönerge ile başkan, kaymakam veya vali imza yetkilerini devreder. Eğer kurumlarda böyle bir yönerge yoksa birbirlerinin yerine attıkları bütün imzalar usulsüzdür.
 
​Şimdi sormak lazım. İdil Belediye Başkanlığında böyle bir Yönerge var mıdır? Eğer varsa Türkan Hanım yetkilerini eş başkana devretmiş midir? Devrettiyse hangi konularda imzasının kullanımına izin vermiştir? Zaten teftişlerde en çok sorulan sorulardan biri İmza Yetkileri Yönergesidir. Kısacası kimin kimin adına ne şekilde imza atacağı hususu önceden belirlenmelidir.
 
​Fakat benim esas derdim İdil. Şahıslar bazında düşündüğümüz zaman konu bizi yanlış yerlere götürecektir. İdil’in bütününü göz önüne aldığımızda yaşananların hayırlara vesile olduğu görülüyor.
 
​Bir kere Türkan Hanım herhangi bir Partiye üye değil artık. DEM ile gönül bağı olabilir ama ihraç edilmiş durumda. Bir başka partiye de geçmedi. Dolayasıyla hiç kimseninim baskısı altında kalmadan hizmet edebilir.
 
​Ben İdil’de yaşamıyorum ama takip ediyorum. Gördüğüm kadarıyla Başkan ve Yardımcısı iyi niyetle çalışıyorlar. İmkanlar ne derece hizmete yeterlidir bilmiyorum ama Türkan Hanım’ın hizmetten başka bir çaresi de kalmamıştır.
 
​Çünkü DEM’den ihraç edilmiş durumdadır. Bu ahval ve şartlarda dosta düşmana karşı kendisini ispat etmek zorundadır. Öyle bir hizmet edecek ki dost ve düşman onu takdir edecek. Örneğin proje yazıp kaynak arayışına girecek. Kardeş Belediye bulup yardım isteyecek.
 
Ben Konya’da yaşıyorum. Konya’daki belediyeler hemen hemen her yıl belediyecilik ödülleri alıyorlar. Onları Konya Belediyeleri ile görüştürebilirim. Ama bir şekilde İdil’in su sorunu bitsin. Çevre temiz olsun. Cadde ve sokaklarımız düzgün olsun. İşçiler haklarını zamanında alsın. Mesire alanlarımız çoğalsın. Sosyal aktivitelerimiz olsun. Eğitim çalışmaları yapılsın.
 
Mesela niye İdil’de bir Kent Müzesi yok? Kadim Süryani geleneğinde kullanılan eşyalar, Kürt kültür unsurları bu müzede sergilenebilir. Zamanında İdil’de sergilenebileceklerin bir listesini dahi oluşturmuştum. Mesela Cehennem Deresindeki suyun önü kesilirse baraj olabilir mi? Hendek Köyünün toprağı tuğla yapımına son derece uygun. Burada tuğla üretilip pazarlanamaz mı? Hem Hendek Köyünün her tarafından tarih fışkırıyor. Bunlar bir çırpıda aklımda kalan şeyler. İnanıyorum ki işin ehli esaslı bir ihtiyaçlar listesi hazırlayacaktır.
 
Siz çalışınız Türkan Hanım! Tarih sizi çalışan bir Belediye Başkanı olarak kaydetsin.
 
Bu yazı ideolojik veya siyasi görüş saiki ile değil hizmet eksenli yazılmıştır. Eleştirecek olanlar lütfen bunu göz önünde bulundursunlar.