Kirive Samo
İdil Haber- ‘Kiriv’ kelimesinin Türkçesi Kirve’dir. Kirve kelimesi, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında, Sosyal ilişkilerde samimi olma ve akraba derecesinin bir tık aşağısında bulunma çizgisiydir. Rivayetlere göre, Hıristiyan olan birine amca, dayı vb. akraba anlamını taşıyan kelimeler kullanmak günahtı. Çaresizliğin tıkandığı yerde, felsefeyi düşüncenin etkisiyle, sosyal hayatımızda Kiriv kelimesi zuhur ediyordu. Hıristiyanlar Müslümanlara, Müslümanlar Hıristiyanlara Kiriv diye hitap ediyordu. Kiriv kelimesi kozmopolitlik toplumumuzun, sosyal yaşamında en çok kullanılan kelimeydi. Sıcak ve samimi olan bu kelime aynı zaman güven limanın adıydı.O dönemde Süryaniler ve Müslümanlar birbirine karşı bu kelimeyi kullanırken, biri bu kelimenin anlamında sosyal hayata fenomen oluyordu.Kiriv kelimesi en çok da Samoya hitap edilirken, duruşuna epey yakışıyordu. “Kirive Samo” Köylerden ilçeye gelen insanları evinde misafir ederken, Süryanilerin kanaat önderi olarak ta toplumda itibar görüyordu.
Günümüzde ise kiriv kelimesini, kimse iletişimde fazla kullanmıyor. Süryanilere karşı Amca, Dayı vb hitaplar kullanmanın artık bir sakıncası kalmadı. Toplumumuz, Süryanilere karşı Sosyal ilişkilerinde kendini yenilediğini, bireylerin kendilerini gözden geçirerek daha rahat davranmaya başladığını görüyoruz.Günümüz toplumunda pozisyonumuz bu iken, geçmişte çok samimi olduğumuz Süryanilere kiriv dediklerimizden birine döneceğiz. Kirive Samo, Samo Kanalga, Çocuk dünyamızın kahramanıydı. Akşam sohbetlerinde, büyüklerimiz Kirive Samo’yu baldıra baldıra, İnsanlara yaklaşımı, güvenilirliğini anlatırlardı. Bu sözlerin etkisinde kalırdık. Kirive Samoyu, gördüğümüzde tepeden tırnağına kadar süzerdik. Orta boyu, takım elbisesi, kravatı, elma kırmızısı yanakları, elinde sigarası, Parmağında kocaman altın yüzüğü, geceleri elinde kocaman el feneriyle, kahveden eve giderken, Kerpiç evlerin darıcık sokaklarında önünü aydınlatarak küçük adımlarla ilerleyişini çok görürdük. Kirivi Samoyu, 22 sene sonra gördüğümde o eski günleri hatırladım. Şimdiye kadar ölmediğine şükür ettim. Yaşımızın ilerlemesinin verdiği olgunluk, ilçemizle ilgili ihtiyaç duyduğumuz bilgiler, küçük dünyamızın kahramanı Kirivi Samoyu bize kutsal kılıyordu. Kirivi Samoyu, idil çarşısında küçük adımlarla yürürken, Yaşıtlarıyla sohbet ederken, idilin geçmiş yılarını yad ederken, sık sık birkaç kişiyle otururken görürdük.
Kirivi Samoyu, gazetemizin bu sayısına konuk ettik. Sigarasını yaktı. Sigarasını altın yüzüklü parmakların arasına aldı. Sigaradan bir nefes aldı. Öksürdü.Neskafeden bir yudum içti.Bir bakışla yüzüme baktı.Yorgundu.Oturduğu yerde sandalyesine yaslandı.Sohbete başladık. Arada bir neskafelerimizi yudumluyoruz. Söz döndü dolaştı Eski idille geldi. Çok merek ettim sordum.
Kirive Samo, Avrupaya ne zaman göç ettiniz ? Almanya’ya 1986 da göç ettim. Stuttgart Şehrinde yaşıyorum.
İdildeki yaşamınız ve Avrupadaki yaşamınızı karşılaştırdığımızda nasıl bir tablo ortaya çıkar önümüze, Kirive Samo?
Ben İdillin topraklarına kök salarak büyüdüm. Yaşamım boyunca toplumun, örf ve adetlerine göre yaşadım. İnsanlar birbirlerine karşı alışverişte, sosyal ilişkide, dostlukta çok dürüstüler.Farklı dinlerde olsak dahi,bu güven bizi daha da kentliyordu. İdilin tanınmış ailelerindenim. Evden Misafirlerimiz eksik olmazdı. Bölgenin toprağını solduk, kuyularından su içtik. Taşlarında kilometrelerce yürüdük. Elli yaşında iken idilden, Avrupa’ya göç ettim. İdilin topraklarından bütün köklerimi aldım. Çıllımı, çırpımı topladım gittim. Yeni bir yaşama, Almanya’nın Stuttgart şehrinde başladım. Dilim yoktu. Kronikleşmiş kültürü üstümden atamıyordum. Yaşama etapta olunca kadar çok zorluk çektim. Avrupa’nın Kültürü çok üstün bir kültür. Tartışılmaz. Ama yinede idilde yaşadığım yılları çok özlerdim. Avrupa’nın seviyesine gelmek için, bizim çok çalışmamız lazım. Avrupa da ki imkânlarla idil güzelleştirirse, idil yeryüzü cenneti olur.
Peki… İdilli ve idilde yaşadığın yılları anlatır mısın ?
Rivayetlere göre; Halep kralı, millete:” Allah yok. Ben Tanrıyım.”demiş. Kralın okuyan bir oğlu varmış. Babasının bu düşüncesine karşı çıkmış. Babasına inanmasınlar diye milleti uyarmış. Babam, Ay ve Güneşi yapmadı ki Tanrı olsun. Babam bir insandır, inanmayın. Tanrı vardır. Babam Tanrı değildir. Der. Allahın emirlerini yaymak için yola çıkar. Ve idile gelir. Steyfo dediğimiz şahısın evinin, aşağısındaki evin kuyusunda Kralın oğlu ve beraberindekiler kendilerini kuyunun suyuyla yıkarlar. Bir nevi vaftiz ederler. Bizim dönemizde, 40, 50 yıllar öncesi, kimin vücudunda mantar çıksa, yada başka cildi hastalıklar olsa, Kuyunun suyu bu derde devaydı. Cildi Hastalar Cizre’den idille gelirlerdi. Kralın oğlu idile yerleşir ve idili kurar.
İdil Abed Sanem döneminde; şimdiki Süryaniler mezarlığı şehrin merkezi idi. İdil Cizre’ye bağlı Nahiyeydi. 1937 yıllında ilçe oldu. İlk Belediye Başkanı Nahiye Müdürü Behçet Bey oldu. Seçimlere kadar belediye başkanlığını yaptı. Belediye Başkanlığını Hana Aksungur kazandı. İdilin ilk Belediye Başkanıdır. Sonra DP den Efrem Boşluk kazandı. Şükrü Tutuş idilin üçüncü Belediye Başkanıdır. Abdurrahman Abay, Abuzeyt Çevrim….böylece devam ederek geliyor. İdil ilçe olduktan sonra, Yukarı ve Aşağı Mahalle diye iki Mahalleye ayrıldı. Aşağı Mahallenin ilk Muhtarı Behnan Bayındır, Yukarı Mahalle Muhtarı Yakup Şimundu. İdil İlçe olduğu yıllarda 1000 den fazla ev vardı. Nüfus 5000 nin üzerindeydi. İdilde 1939–1940 yıllarda Suriye devletine, Derik ve Kamışlo ilçelerine göç başladı. İlçenin nüfusu azaldı.
İlçenin Çarşısı kilise caddesindeydi. Bakkal, Manifaturacı çarşıda bulunan esnaflarımızdı. İdilde İki değirmen vardı. Bir tanesi Seyit Abdulkadirin Değirmeniydi. Değirmenler Elektrikle çalışıyordu. Eski Çarşımız cıvıl cıvıldı. Köylerden ilçeye gelenler; Atlarının, Eşeklerini Hana bırakırlardı. Han ücretliydi. Dairelerde resmi işlemlerini gördükten sonra, Öğle saatlerinde Babam, cami olmadığı zamanlarda, Müslümanları namaz kılmaları için eve davet ederdi. Bazen de davet edilerek, akşamları bizde misafir olarak kalırlardı. Çarşıda, Hemed Aşçı, Sefer, Şimun Topal’ın lokantalarında öğle yemekler yenirdi. Çaylar, Mansurun, Rıskonun kahvesinde içerlerdi. Akşamları idililer bu iki kahvede zaman geçirirlerdi. İlçede Gebro Topaleye ait Kerpiç den yapılmış iki katlı Otel vardı. Otel, idilde akşamları kalan insanların ihtiyaçlarını karşılıyordu. Birde ilçenin tek motorlu taşıdı, Gebro Topaleye ait Arabaydı. Bu Araba ilçenin her türlü işini görüyordu. Batıdan gelen Tiyatro Gurupları, akşamları ilçenin en büyük kahvesinde Tiyatro gösterisi yaparlardı. Biz daha o dönemlerde Tiyatroyla tanıştık.
İdilin Üzümü, İnciri bölgeye nam salmıştı. Meğeleye akşam saatlerinde, elliye yakın insan Atlara yükleri üzüm, incirden yükler, Cizre’ye sabah saat yedi sıralarında varılırdı. Üzüm incirler satılır geri dönerlerdi. İlçede hayvancılık önemli geçim kaynağıydı. 24 den fazla sürü vardı. Sürü en az 400 adet hayvandan oluyordu. Yirmi bine yakın ilçenin hayvanı vardı.
Cumhuriyet bayramında halay çekilirdi. Cirit oynanırdı. Bayramlara halkın katılımı hat safhadaydı. Bayramlar coşkuyla kutlanırdı. Eski idil yemyeşildi. İdilin etrafı bağ ve bahçelerle doluydu. Kayaların üzerine Toprak taşınır, asma fidanları dikilir, etrafını taşlarla örüp bağ yapardık. keraşaya, Bafeye, Benata elektirk ilçeye gelmeden önceki dönmelerde, suyla çalışan değirmenlere buğday öğütmek için giderdik. Bizim dönemizdeki yaşam insan gücüne dayalı yaşamdı. Teknolojik imkânlar sıfır noktasındaydı. İdil çok güzeldi. Bir yaşamdan göç ettik, Bir başka yaşama, güç aldık hala yaşıyoruz. Ama unutmayalım ki bu dünyadan da göç edeceğiz.
Kirive Samoyu dinlerken duygulanmamak elde değil. İdilin seksen yıllık bir süreçte ne kadar hızlı değiştiğinin farkına varıyorsunuz. Kirivi Samonun Anlattıklarını, değiştirmeden yazıyorum. Değişimin en büyük etkeni; Bölgede gelişen olayların rol oynadığı anlıyorsun. Kiriv kelimesi idil toplumun o dönemki sosyal yaşamını çok iyi anlatır. Kozmopolitik bir toplumun birlikte yaşarken, aralarına koydukları çizgi bugün tamamen önemini kaybetmiştir. Samo Amcaya verdiği bilgiler için teşekkür ediyoruz.
Not: Kirive Samo hayata veda ederek aramızdan ayrıldı. Bizde emaneti olarak Röportajı kaldı. Kendisini yad ederek yayınlayalım dedik.
Röportaj . Abdurrahman Baran
Arahman akkurt iyiki 5 Yıl Önce
İyiki varsın adaş bizi 1970 lere getirdin
Usta ciziri 5 Yıl Önce
Cihewi cenet be xude rexma xe le bike