İdil’e bağlı, İlçe Merkezine 23 km uzaklıkta kartal yuvası tabirini andıracak şekilde tüm çevresindeki köylere hakim bir yükseltide kurulmuş şirin ve görkemli bir köy olan Kayı ( HEDİL )’da bir MANASTIR; Mor Basus: Mor Basus hikayesini anlatmadan önce Kayı Köyüne gidiş hikayemizi anlatırsak; Köye gidebilmek için İdil İlçe merkezini suyu ile besleyen Cehennem Deresinin devamı olan vadiden geçerek ancak köye varabiliyorsun. Yeni kurulmuş tepedeki Peçenek Köyü ile vadinin yamacına kurulu eski ve şu anda yıkılmış olan Peçenek Köyünden aşağıya dik bir yamaçtan iniyorsun. Vadinin alt kısmına vardığında o Dev Kanyon ve kayalara oyulmuş heybetli mağaraların karşısında görüyorsun kendini. Kanyon gözlerin alabildiğince vadi boyunca uzayıp gidiyor. İnsan etrafına baktığında gök yüzü, uzayıp giden uçsuz bucaksız bir vadi, büyük bir sükunet, sessizlik, bu sükuneti ancak rüzgar ve kuş sesleri bozabilmekte. Uzun ve dolambaçlı bir tırmanıştan sonra tepedeki Kayı Köyü’ne ulaşabiliyorsun. Tepeye çıktığında kuzeyinde Siirt sınırları içinde kalan “Çiyeyé Sité (Sit Dağı) ve Çiyayé Mava (Mava Dağı), berisinde Kayı Köyüne kadar inen Dargeçit’in meşe ağaçlarıyla kaplı yamaçları ve Ilısu Barajı. Hedil bu coğrafyanın tam ortasına kurulmuş tarihi bir köydür.
Almanya’da ikamet edip Türkiye’ye tatil için gelen arkadaşım Hüseyin Bulut ile beraber Köyün kuzeyinde ve köye bir km uzaklıktaki Mor Basus Kilisesi’ne gitmek üzere; daha önceden pılanlamamız üzere Kilisenin yöneticisi ve aynı zamanda rahibi olan Fadi Gövergis ile buluşmaya gittik. Aslan Kefşıné ( Kayalı ) Köyünden olduklarını söyleyen Fedi Gövergis Suriye’nin Derik İlçesine bağlı Dérka Hamko Köyünde doğmuş. Daha sonra ailesi ile beraber Yine Suriye’nin bir ilçesi olan Kamışlı’ya yerleşmiş. Aynı zamanda Lahdo Ishak’ın da torunudur Gövergis. Lahdo Ishak: 12-13 Mart 2011 tarihleri arasında Şırnak Üniversitesi İdil Kaymakamlığı ve İdil Belediyesi ortaklığında gerçekleştirilen “ Uluslararası Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu” na tebliğ sunmak üzere Üniversite tarafından davet edilmiş. Şu anda hayatta olmayan Lahdo Ishak sempozyumda sünmüş olduğu tebliğinin bir bölümünde “ Kökleri tufan günlerine dayanan bu (İdil Ve Bağlı Yerleşim Alanları) belde, ilk zamanlardan beri tarih sahnesinde var olmuş, çevresine sürekli canlılık katmış ve yeni değerler kazandırmıştır. Tufan hadisesinden sonra beşerin tekrar üremeye başladığı Allah’ın bereketine mazhar olmuş bu mukaddes belde de bulunmayı bana nasip ettiği için Allah’a şükür ediyorum.” Diyor Lahdo Ishak. (Uluslararası Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu S.219) Rahip Fadi Gövergis Kilisenin avlu kapısında bizleri karşıladı. Sekiz bin metre kare üzerine kurulu bir avlunun ortasındadır Mor Basus Kilisesi. Kilise büyük bir onarımdan sonra görkemli bir şekil almış. Kilisenin tüm bölümlerini gezdirdikten sonra Kilisenin misafir odasında oturduk ve Rahip Fadi Gövergis’e Köy ve Kilise ile ilgili birkaç soru yönelttik.
“Köyün adı neden Hedil’dir? Hedil ne anlama geliyor? Dedi ki aslında Köyün adı Hıddıl’dır. Anlamı da “ Allah bir, benzeri yok.
“Mor Basus Kilisesini bize anlatırmısın”? Rahip Fadi Gövergis: “Kilise M. S. 388 yılında yapılmış. Çok ilginç bir hikayesi var. Onu da size anlatayım. Dedi. Devamla: M. S. 360-364 Pers Kralı büyük bir güçle Romalılara karşı savaş açar ve savaşı kazandıktan sonra Nusaybin’den Dargeçit ( Beth Qarboye ), Azakh-İdil ve Garzan’a kadar olan bölge Perslerin eline geçer. Kayı ve etrafını Kral kardeşi Abuzard’da teslim eder. Abuzard Fil ( Bereketli ) Şehrine yerleşir. Bu arada Abuzard’ın ikiz çocukları olur. Biri kız biri erkek. Erkeğe Basus, kıza da Şuşan isimleri verilir. Bu çocuklar Hırıstiyan olan bir öğretmene eğitmek üzere verilir. Bu arada baba Pers’e ( İran ) ateşe tapmak üzere gider ve dokuz ay sonra ancak dönebilir. Bu dokuz ay boyunca Hiristiyan olan çocukların öğretmeni Stefanos kendi dinini çocuklara anlatır ve Hiristiyanlık inancına bağlar iki çocuğu. Cehennem Deresinde ki bir mağarada 27 yıldır inzivaya çekilmiş Lungino adındaki bir Rahib’e iki çocuğu vavtiz ettirir öğretmen Stefanos.
Çocukların babaları Abuzard; Şobur Kralın emrini tamamlayarak Fil’e döner çocuklarını bir baba şevkatı ile bağrına basar. Bu arada Put Bayramı yaklaşır. Put Bayramı geldiğinde çocuklarına haydi gidip putlarımıza ibadet edelim deyince çocuklar babalarının bu isteğini kabul etmez ve gitmeyi red ederler. Abuzard olup bitenleri araştırır. Durumu anladığında adeta çılgına döner! Kılıcını çeker ve tüm öfke ve kiniyle üzerlerine saldırır. Öğretmenleri Stefanos ve çocuklar Rahib’in bulunduğu Cehennem Deresindeki mağaraya doğru kaçmaya başlarlar. Şehrin çıkışında ( Fil ) Abuzard Öğretmen Stefanos’u yakalar ve kılıcıyla adeta doğrar! İkiz çocukların peşine düşer Mort Şuşan’ı Cehennem Deresinin ortasında yakalar ve hala orda mevcut olan bir kayanın üzerinde başını keser. Bu arada Mor Basus mağaradaki ( Cehennem Deresi ) Rahibin yanına varır. Abuzard Rahip Mor Lungino’ya yetiştiğinde sorgusuz sualsiz onu da katl eder. Bu arada Mor Basus Mağaranın bulunduğu vadinin karşı tepesine kadar kaçmayı başarır. Yani halihazırda ki Mor Basus Kilisesinin bulunduğu yere varır ama babası ona yetişir. Mor Basus artık kurtulamayacağını anlayınca yere çömelir ve ellerini havaya kaldırarak dua eder. Bu arada babası yetişir ve onu da kılıcıyla öldürür. Günlerden Cuma.11 Mayıs M.S.379 Ve öldürüldüğü yerde bir Kilise inşa edilir adı da Mor Basus olarak konulur. Her 11 Mayıs’ta Süryaniler Mor Basus Kilisesine gelir ziyaret ederler. Kilisenin ibadethane olarak kullanılan yerin karşısında ki duvara bitişiktir Mor Basus’un mezarı. Her gelen ziyaretçi mezarı ziyaret eder” dedi Rahip Fadi Gövergis.
Bu arada Kiliseden ayrılırken “Deviya Fadıl” yani Kutsal Meşe ağacının yanına da gittik. Kilise Kayı Köyün’den bir km kuzey tarafındadır. Deviya Fadıl da Kiliseden bir km kuzey tarafındadır. Deviya Fadıl’ın ilginç bir hikayesi vardır. Baba Abuzard ve askerleri Deviya Fadıl’ın şimdiki yerde Mor Basus’a yetişir ve kılıcı çocuğa sallar çocuk savunma amaçlı iki elini siper eder kılıç iki elini de keser ve ilk kanı ağacın yetiştiği yere akar. Mor Basus kaçmaya devam eder ve Kilisenin bulunduğu yerde yere yığılır askerler yetişir ve öldürülür. Deviya Fadıl’ın aynı kalınlıkta ve aynı boyda elli adet dalı vardır. Hiçbir dalın boyu diğer hiçbir dalı geçmiyor. Koyu bir meşe ağacı türündendir. Yaprakları sanki tıraş edilmiş vaziyette aynı mesafededir. Yaprakları müsavi ve aynı hizadadır. Çok ilginçtir etrafında diğer hiçbir ağaç ta yoktur. O koca düzlükte tek başınadır. M. S. 388 yılından beri hep kendisini yenileyen bir ağaçtır. Bölge tarafından kutsallığı bilindiği için hiç kimse tarafından zarar verilmemiştir.
11.08.2023
Eğitimci Yazar Mehmet Emin Bozkuş
Niyazi BİLGİN 1 Yıl Önce
Yüreğinize sağlık Müdür bey.Yürekten kutluyorum.Tarihe ışık tutuyorsunuz.Size ve Hüseyin BULUT Beye Selam Saygı ve Sevgilerimi sunuyorum.
Musa. Bekiş. 1 Yıl Önce
Deyerli. dostum. çok. güzel. yazmışsın. ben. hatırlıyorum. o. zamanlar. yürüyerek. Hedil. köyü. manastırlarına. Suryanı. halkı. ziyaretlerine. giderlerdi. böyle. kaybolan. kiliseleri. yatirlatığın. için. çok. teşekür. ederim. senin. gibi. düşünen. az. bulunur. Saygılar. Musa. Bekiş. Almanya.
Behrem Firfêli 1 Yıl Önce
Ellerinize sağlik hocam emeğine hurmet araştirmanin ve başarinin devamini dilerim saygi ve sevgilerimi iletiyorum m emin hoca.
m.eminboz73200@gmail.com 1 Yıl Önce
Niyazi Müdürüm hürmetlerimi arz ederim. Sizlere faydalı olabilmek bizim için onurdur. Aleykümselam ağabeyim.
Abdurrahman Nas 1 Yıl Önce
Yöre insanın kutsal ve manevi değerlere zarar vermemeleri bu kutsal değerlerin bugüne kadar gelmesini sağladı. Hedil halkı başta olmak üzere yöre halkına teşekkür etmek lazım. Allaha şükürler olsun. Şükürler olsun ki M. Emin Hoca'da ölmeden, emekli olmadan bu yazarlık işine başlaması oldu. Çünkü İdil'e böyle bir kişi lazımdı, bu kişi yoktu. Yazarlık işine başlarken biraz çekinerek sürdürmesi yazıya mistik bir hava katıyor. Korkak olmak insanı bazen güzel kılıyor. Yazarı cazip hale getiriyor. Kendisi bunun farkında değil. Mor Basus kilisesi. İdilin tarihine, sosyal hayatına bir heyecan getirdi. Toplumsal yapımızı tozlu raflardan indirdi. Yıllar önce yaşayan toplumların öykülerini öğrenmiş olduk.Demeki biz yanlız yaşamamışız.. Bu zenginliği, rengi yeni nesil öğrenmiş oldu. Öğrenme aracına vesile olan Fadı Gövergis, yazan Emin Bozkuş hocaya, onları izleyen Hüseyin Buluta teşekkür ediyorum. Merakla diyeceğim, korkma, bir şey yok, sadece yazınlarını bekliyorum diyeceğim..